Ders -1-

Hava sağanak yağışlıydı. Nessie şatoya doğru gelirken yavaş yavaş yürümeyi tercih ediyordu çünkü yağmuru ve toprak kokusunu çok seviyordu. Durup toprağın kokusunu içine iyice çekti. Toprak o kadar güzel kokuyordu ki insanı yumuşatıyordu. Nessie üzgün olmasına rağmen toprak kokusu sayesinde neşelenmişti. Yağmuru seviyordu ama profesör Whssl'nin dersine ıslak girmek istemiyordu. O yüzden şatoya doğru koştu. Şato dışarısına göre daha ılıktı. Nessie hızlı adımlarla Astronomi kulesine doğru yürümeye başladı. Koridorlar öğrenci kaynıyordu resmen. Çok kalabalık olduğu içinde Nessie öğrencileri tanımakta güçlük çekiyordu. Sonunda Astronomi kulesine yetişmişti. Henüz profesör girmemiş olsa da içeride bir kaç öğrenci sırasına yerleşmişti. Profesör tam zamanında içeri girdi. Topuklu ayakkabılarının sesi sessiz sınıfta yankılanıyordu. Yüzünde heyecan vardı. Bunu anlamak o kadar güç değildi. Sarı saçlarının arasına bir kaç tutam mavi serpilmişti. Gözleriyle uyum sağlamıştı. Açıkçası güzel bir profesördü. Masasına geçtikten sonra sonunda gülümsedi ve:
"Merhaba arkadaşlar ben yeni Astronomi profesörünüz Elenora Lauren Whssl. Bu benim sizinle olan ilk dersim. Malumunuz sizi pek tanımıyorum ve bu ders sizinle tanışmak istiyorum." dedi. Masadaki sınıf listesine göz gezdirdikten sonra sırayla öğrencilerle tanışmaya başladı. Kiminin yüzüne gülümsüyor. Kiminden de tiksiniyordu. Veya Nessie öyle zannediyordu. Sıra Nessie'ye geldiğinde profesör bir kaç adım yaklaştı ve gülümsedi.
"Evet senin adın nedir bakalım?" dedi. Nessie'nin yüzü kızarmıştı. Bunu hissedebiliyordu. Yavaşça ayağa kalktı.
"Ben Renesmee Angela Drâgomir. Profesör. Hufflepuff üçüncü sınıfta okuyorum." dedi ve yerine oturdu. Profesör utandığını farkettiği için daha fazla Nessie'ye soru sormadı.
"Teşekkürler bayan Drâgomir." dedi ve öbür öğrencilerle tanışmaya devam etti. Ders bitiminde bu ilk ders olduğu için profesör ödev vermeden derslikten ayrıldı.

Havanın sıcaklığı ile içimizi ısıtması gerekirken, soğuğu ile ürpertiyordu. En sevdiğim havaydı soğuk hava, küçük öğrencilerin korkup kaçışmaları da hoşuma gidiyordu. Sinsi gülüşler ile rüzgara karşı mücadelemi kazanıp sınıfa girdim. Her derse giriyor olmama sinir olanlar vardı. Çünü Slytherin olduğumdan çoğunluk benden hoşnut olmuyordu. Umrumda mıydı?, Hayır... Girdim ve boş bulduğum ilk sıraya oturdum. Profesör Whssl sınıfa girdi bu sırada, sarı saçlarının arasındaki mavilikler de gözlerine sürdüğü mavi göz kalemlerinin altındaki buz mavisi gözlerle uyum sağlıyordu. Dudak parlatıcısını sürdüğü narin dudakları kıpırdadıkça parlatıcı parıldıyordu. Masasına gidip sandalyesini küçük bir hareket ile kendisine çekti ve oturdu. Önüne açtığı kitaplarla uğraştıktan sonra yüzünü hafif bir gülümseme ile kaldırdı ve kendini tanıttı.
"Ben yeni Astronomi profesörünüz Elenora Lauren Whssl, umarım hepimiz için iyi bir yıl olur. Şimdi sizi tanıyalım"
Birkaç kişi kendini tanıtmıştı. Sıra bende olduğunu hissediyordum. Sert bir tavır ile ayağa kalkarak sıramı salmak için kısa ama öz kelimeler kurdum.
"Daisy Cheers, Slytherin 3. Sınıf"
Diyerek yerime oturdum. Profesör bundan pek hoşnut olmamıştı
"Daisy, seni tanıyor olabilir miyim?"
Amacı konuşmak olduğu çok belli oluyordu. Ama ben derslere girmeyi sevdiğim kadar derslerde konuşmayı sevmiyordum. Derse girip, o dersi öğrenmekti amacım. Öğrenmeyi gerçekten seviyordum. Profesöre cevap vermem gerektiğini hissettim bir an ve gülümsemeye çalıştım.
"Sanmıyorum profesör"
Diyerek yerime oturdum. Tam bu sırada da zil çalmıştı. Profesörün bakışlarından kaçmak için gülümseyerek hızlı adımlarla sınıfı terk ettim.

Hava yağışlıydı. Jane bunu pek sevmiyordu. Ama toprak kokusunada bayılıyordu. Kulelere doğru yavaş yavaş gidiyordu çünkü koşarsa yağmuru kendine çekecek ve dahada ıslanacaktı. Bunu babası söylemişti. Şimdi annesinin dersinde olmak vardı. Çünkü hiç tanımıyordu. Kesin domates gibi kızaracaktı.Kuleler nemli ama dışarıya göre daha ılıktı. Henüz profesör girmemişti. Sadece iki üç öğrenci vardı. Jane önden üçüncü sıraya oturmayı tercih etti.

Profesör içeri girdiğinde Jane heyecanlanmıştı. Topuklu ayakkabılarının sesini her zaman sevmişti ama bu onu ürkütüyordu. Güzel bir profesör olduğundan topuklarının sesi bu ürkütücü duyguyu saklıyordu. Masasına geçti. Gülümsemesi daha da genişledi.
"Merhaba arkadaşlar ben
yeni Astronomi profesörünüz Elenora Lauren Whssl. Bu ilk ders olduğundan sizleri tanımak istiyorum. Sırayla tanıtın kendiniz."
Sırayla öğrencilere sorular sormaya başladı. Sıra Jane'e gelmişti. Jane iyice kızarmıştı.
"Evet sen anlat bakalım?" dedi. Ayağa kalktı Jane. Profesör otur diye işaret yaptı. Jane "Profesör sizin yanınızda oturarak konuşamam."dedi biraz daha utanarak. Bir kaç kişi kıkırdadı.Profesör "Peki ayakta kal o zaman. Adın nedir?" dediğinde Jane bir an durakladı ama sonra kendini toparlayarak:
"Adım Eléonora Jane Pércival. Hufflepuff binasından 3.Sınıfım."
dedi. Profesör "Sihir Tarihi Profesörünü tanıyor musun? Onun soyadıyla aynı..." dedi. Jane "Annem..."dediğinde kanın yüzüne hücum ettiğini hissediyordu."Şanslı bir kızsın. Annen iyi biridir.Oturabilirsin tatlım" dedi ve arka sıralara doğru gitti. Jane yanaklarında stok yapmış kan yavaşça damarlarında dolanmaya başladı. Kızarıklığı gitmişti.

Profesör herkesi tanıdıktan sonra bugün ilk ders olduğundan ödev vermeyeceğini söyledi ve sınıftan ayrıldı. Jane de ardından hızlı adımlarla sınıftan çıktı.

Güzel bir gün geçirecek gibiydim. Kuşlar ötüyordu,bu iyiye işaretmiydi? Lakin koridorda rastladığım tipler sinirimi bozuyor ve laf atmaktan kaçınmıyordum. Fakat benim için bina koşulları önemli değil,ister Slytherin ister Hufflepuff olsun yinede arkadaşımdır. Öğretmenlerin taraf tutmasına gıcık olduğum gibi babamın durmadan beni derse kışkırtmasınada ben olumlu bakmıyordum. Quidditch bana bir maraton gibi gelir öğrenme maratonu. Bu maratonu bitirmek için iyi bir temel gerekir. Bu yüzden temelin altında hangi sular geçiyor bakmak için Astronomi dersine katılmıştım. Girdiğimde sınıf neredeyse tamamıyla doluydu. Boş bir sıraya oturdum,profesörün gelmesi pek de uzun sürmedi. "Merhaba gençler,ben Astronomi profesörünüz Whsll,bu derste sizlerle tanışacağım. Aklınıza takıldığınız birşey varsa sorun" tıpkı bir profesörden beklediğim gibi. Aklıma takıldığım şeyin onu önceden farketmesini bekliyordum. Profesöre tip tip baktım ve bana aniden bir bakış attı. "Hangi bina? Isim?... Hmm.. Doğrumu tahmin ediyorum adın Russel" bütün sınıf çığlıklar içinde şaşırmışcasına bağırıyordu. Halbuki kitabımın üzerine dev gibi Russel yazmıştım,kaybolmasın diye. "Vay canına profesör bildiniz!" halbuki pek de tınlamamıştım. Resmen profesörle dalga geçiyor gibiydim,birkaç Slytherin'li büyücü bunu fark etmiş olmasına rağmen birşey söylemediler. Öğretmen bir kaç kişiyle de böyle konuştuktan sonra,diğer derste görüşmek üzere diyip çıktı.

İLK DERS BİTMİŞTİR !