Holdric Legend
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hogwarts School of Witchcraft and Wizardry
 
AnasayfakapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Passion

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Irene Candice Swane
Ravenclaw 5. Sınıf
Ravenclaw 5. Sınıf
Irene Candice Swane


Kadın Rp Partneri : Brandon; aşkın yaşı yoktur (:
Kan durumu : Safkan
Mesaj Sayısı : 234
Kayıt tarihi : 23/04/10
Yaş : 28
Lakap : Candie, Iris.

Passion Empty
MesajKonu: Passion   Passion I_icon_minitimePaz Mayıs 02, 2010 8:11 pm

Avın heyecanı içinde koştuğum yere bile pek dikkat etmiyordum. Hata yapıyordum ve korkuyordum; bu avda av bendim ve avcı yüzyılların deneyimiyle benim peşimdeydi. On yedi yıllık yaşamımın son avında olabileceğim düşüncesi beni biraz yavaşlattı ama sonra avcının neyle beslendiğini, neden bu kadar güçlü olduğunu anımsadığımda hızımı arttırdım. Korkumun kokusunu alan avcının tıslamasını aramızdaki mesafeye rağmen rahatlıkla duyuyordum ve biliyordum ki o da benim nefes alışlarımı hiç bir sıkıntı yaşamadan dinliyordu. O benim türümün çoğundan güçlüydü çünkü insan değildi avladıkları; vampirlerdi. Avcım vampir kanıyla besleniyordu...
Hafifçe arkama baktığımda gümüşi parlayan ve normalde sarı olan saçlarıyla rüzgârın büyüleyici dansına tanık oldum. Ona baktığımı hissetmiş olmalıydı çünkü gri ve mavi birbirine değdiğinde onun da heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Bana bakan gri gözleri yumuşadı hızla ve kısa bir an sonra tekrar avın heyecanı oradaydı. Bense durmuş onu izliyordum. Bana yaklaştığının zar zor farkına vardım ama elini bana uzatırken tek düşündüğüm şey sevdiğim adamın bana bakan gözleriydi.

Hızlıydı Death, hızlı ve kararlı... Elini yanağımda dolaştırdı.


"Tanrıçanın adına sahipsin ve kolay yakalanıyorsun... Yazık; seni sevmiştim." sesinin hafifçe üzgün ve bir o kadarda yalancı tonu beni cesaretlendi. Geriye doğru attığım hızlı bir kaç adımla onun ellerinden kaçtım.
"İzle ve gör. Bana sahip olamazsın." sesim meydan okuyordu ama gözlerim onu bırakmak istemiyordu.
"Yakala beni Rose." hızla ormana giden patikaya girdi ve gözden kayboldu ama ben onun koklayabiliyordum, kokusu benim için çok tanıdıktı ve bir o kadar da tehlikeli.
Onunla ilk tanıştığımda on beş yaşındaydım ve sanırım o en çok üç yüz olmalıydı. Onu ilk görüşüm hala gözlerimin önündeydi.

Mitoloji dersinden çıktığımda hala biraz başım dönüyordu. Dersi dikkatle dinlemiştim ve tanrılarla tanrıçaların neyi temsil ettiğini dinlemek eğlenceliydi. Adını aldığım tanrıça Passion'un bizim için en büyük tehlike ve en büyük güç kaynağının temsilcisi olması garipti. Ateşin miktarı az olduğunda bizi güçlendirirdi ama miktar arttığında bizi öldürebilecek tek güç kendini gösterirdi; boğazımızdaki yanmanın binlerce katını hissederdik ve alevden diller vücudumuzu iyice içine aldığında ölürdük. Aklıma gelen görüntüyle hafifçe titredim ve bahçeye çıkmak için yürümeye başladım. Bir süre sonra yeşil çayırlarda oturan güçlü bir vampirin varlığı beni derin düşüncelerimden ve dalgınlığımdan kurtardı. Vampirden yayılan gücü rahatlıkla hissedebiliyordum ve güç miktarı bu kadar fazla olduğuna göre yaşlı ve tehlikeliydi. Babamda yaşlı ve tehlikeli olduğu için beni birçok kez uyarmıştı onlara karşı; "Güç seviyesi fazla olan bir vampire yaklaşma, tek bir hareketi seni parçalara ayırmaya yeter de artar."
Daha önce yaptığım yüzlerce tehlikeli şey içinde en tehlikelisi bu olacaktı büyük ihtimalle. Yinede adama bakmaktan alamıyordum kendimi. Saçlarının ışıkta nasıl parladığını, vücudunun mükemmel formunu ezberlemek istercesine izliyordum. Havayı zevkle kokladım; kan ve çikolata... Adamın nefes alıp vermesine odaklandım ve aldığım nefeslerin gittikçe hızlandığını fark ettiğimde adamın başını bana doğru çevirdiğini gördüm. Gözleri zor bulunan bir şekilde griydi ve aralarında çok değişik renklerde benekler ve çizgiler vardı. Dudaklarının tam yanında bir kandamlası düşmeye hazırdı ve bu yüzden dudaklarını yavaşça ama etkili bir biçimde yaladı. Yaptığı bu hareket baştan çıkarıcı ve oldukça tehditkârdı.
"Tehlikeyi sever misin?" diye sordu bana sakin bir sesle. Başımla kısaca onayladım.
"O zaman yanıma gel ve hayatında görebileceğin en tehlikeli varlıkla tanış, genç vampir." dediğini yaparken onu dikkatle izliyordum çünkü gözden kaçıracağım tek bir hata ölümüme bir adım daha yaklaşmaktı. Düşüncelerimi duymuş gibi baktı bana ve karanlık bir gülümsemenin gölgesi belirdi dudaklarında.
"Zaten ölüme olmak istemeyeceğin kadar yakınsın... Ben Death." Ölüm, kendine taktığı isim buydu.
"Passion." diye yanıtladım onu kısaca. Gözleri zevkle açıldı ve onun çok yakınına oturdum.
"Tanrıçanın adına sahipsin..." yavaşça gülümsedim. Sonra havayı kokladım. Aldığım kan kokusu artık çok yakındı ama kokuda ters olan bir şeyler vardı. Havayı yeniden ve daha dikkatle kokladığımda kandaki tersliğin ne olduğunu anladım. Death vampir kanıyla beslenen efsanevi vampirdi.

Kahrolası! diye haykırdım içimden binlerce kez. Eğer o gün onun kim olduğunu anladığımda onunla yakınlaşmasaydım şu anda böyle saçma bir oyunun içinde olmayacaktım. Yine de başıma açtığı bütün belalara rağmen ona hala âşıktım.
Beynimde bir baskı hissettim ve onun beklemekten sıkıldığını anladım. Beynime girmesini engellemeyi daha bilmiyordum ve bu onun için çocuk oyuncağıydı. Düşündüğü ve hayalini kurduğu şeyleri benim beynime soktu. Görüntüler onları yaşıyormuşçasına capcanlıydı.
Ben bir ağaca bağlıydım ve o yüzünde ahlaksız bir sırıtışla bana yaklaşıyordu. İlk görüntünün sonrası kan ve çığlıklarla doluydu. İstemediğim şeyleri yaptırıyordu bana.
İkinci görüntü ilkinden daha acısızdı. Savunmasız boynumu ona sunuyordum ve o boynumu paramparça ediyordu.
Bunları gördükçe midem bulandı ama bana nerede olduğunu açıkça göstermişti şimdi. Ormanın merkezinde beni bekliyordu. Onun olduğu yere varmak için çok uğraştım ve karşımda onu gördüğüm anda duraksadım.
"Sıkıldım." diyerek esnedi ve kızılımsı saçlarımdan yüzüne düşen bir parçayı kulağımın arkasına attı. Teninin yüzümdeki hissi inanılmaz derecede doğruydu.
"O zaman pes et." dedim alaycı bir sesle. Kıkırdadı; bu sesi tekrar duymak için her şeyimi verebilirdim. Boynumu gözlerinin önüne serecek şekilde durdum ve açlık veya tutkuyla renk değiştiren gözlerine baktım. Benden izin istiyordu, bana yalvarıyordu.
"İlk önce senin kanın." takas yapmayı kabul etmiştim. Bana kocaman gözlerle baktı.
"Sana hemen burada sahip olabilirim ama sen benimle pazarlık yapıyorsun." sesi bir şeyi gözler önüne seren bir bilim adamı gibi kararlıydı.
"Bana zorla hiçbir şey yaptırmazsın..." diye yanıtladım yavaş ve kendimden emin konuşmuştum.
"Sana adımın neden Death olduğunu söylemiştim; sevdiğim her şeyi öldürdüğümü, dokunduğum her şeyi lanetlediğimi... Ama sen beni dinlemedin tanıştığımız gün. Senin uzak tutmak için her yolu denedim ve şimdi ben..." devamını getiremedi ama gittikçe daha hızlı konuşuyordu.
"Şimdi sen ne?" sesim meraklıydı. Bunu öğrenmeyi her şeyden çok istiyordum.
"Şimdi ben... Ben sana... Yalnızca... Âşık oldum..." sesi o kadar alçaktı ki neredeyse onu duyamayacaktım. "Biliyorum bana inanmıyorsun ama gerçekten öyle... Seni avlamak istedim çünkü ölürsen seni tehlikeye atmazdım..." sesinde acı vardı ama o her zaman çok iyi bir yalancı olmuştu.
"Yalan." başımı sağa sola sallayarak inkâr ediyordum. Gözlerime diktiği bakışları ilk kez bu kadar derindi.
"Beni ısır sevgilim ve yalan söylemediğimi gör." karşımda bir mücadele vardı artık.
"Vampir kanı?" diye sordum.
"Numara yapma, ilk kez bir vampirden beslenmeyeceksin.” Ona kocaman gözlerle baktım. “Evet, bir kaç genç vampiri kuruttuğunu biliyorum." gözlerinde takdir vardı. Haklıydı, onun diyetini uygulamıştım ve çok nadirde olsa bazı vampirlerin kanını içiyordum. İki şanssız denememde vampirlerin kanını kurutmuştum.
“Kan kurutma bir kazaydı…” diyerek kendimi savundum ama Death’in yüzünde az önceki mücadeleyi unutmadığını gösteren bir ifade belirdi.
“Pekâlâ…” diye fısıldadım ve Death’in boynunu ağzıma yaklaştırdım.


Damarını bulduğumda dişlerim altındaki kan nedeniyle sivrildi ve Death’in boynunu yavaşça delmeme yardımcı oldu. Onun kanı bugüne dek içtiğim kanların en güzeliydi. Evet, kokusu yanlıştı ama tadı mükemmelin ötesindeydi. Boğazımdan aşağı kayan ilk yudum bana sahip olduğumdan büyük bir gücün kapısını açıyordu. Dilimle açtığım delikleri yaladım ve kanın daha hızlı ve bol akmasını sağladım. Dilimi bu şekilde oynatmam Death’i baştan çıkarmıştı ve istemsiz bir şekilde inlediğinde onunda benim kadar zevk aldığını anladım. Boynunu delilercesine emiyor ve çekiştiriyordum. Derisini neredeyse koparacaktım ama o beni nasıl kendinden uzaklaştıracağını biliyordu; belimdeki silahı kavradı ve damarıma değdirdi. Hızla ondan uzaklaştım ve silahımı da elinden aldım.

Death bana açık gri gözlerle bakıyordu. Açtı ve bunun sebebi bendim. “Sıra sende.” Derken ısrarcıydı ama ben bunu istemiyordum. Başımı haıyr anlamında salladım ve geriye doğru adım atmaya başladım. Ne yazık ki arkamda ne olduğunu bilmiyordum ve bu nedenle hemen arkamdaki ağaca çarptım. Death kaçmam izin vermemek için üzerime atladı ve beni kendi vücuduyla ağaç arasında sıkıştırdı. Dudaklarında hain bir gülümseme vardı.

“Yakaladım.” Sesindeki zafer duymazdan gelinebilecek gibi değildi. Dişlerini hızla damarıma sapladı. Onu üstemden itmeye çalıştım çünkü canımı yakıyordu ama bir süre sonra acı yerine inanılmaz bir zevke bıraktığında onu itmeye çalışan ellerimle vücuduna sarıldım ve onu kendime doğru çektim. Kanımı emerken bir yandan da gülüyordu. Dudaklarını deliklerin üzerinden hafifçe uzaklaştırdı ve çene kıvrımıma bir öpücük kondurduktan sonra kanımı emmeye devam etti. Sonra olanlar çok hızlıydı benim için çünkü nerdeyse vücudumda hiç kan bırakmamıştı. Yine de beni kollarına aldığında daha bilincimi kaybetmemiştim. Boynuma eğildiğinde kanımı kurutmak için gerekli olan son hamleyi yapacağını düşündüm ama o asla unutmayacağım iki cümleyi kulağıma fısıldadı;

“Seni seviyorum.” ve sonra bilincimi kaybettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mercedés D'silva
Slytherin 4. sınıf
Slytherin 4. sınıf
Mercedés D'silva


Kan durumu : Anneme sormalı.
Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 30/04/10

Passion Empty
MesajKonu: Geri: Passion   Passion I_icon_minitimePtsi Mayıs 03, 2010 4:16 pm

God's Gamble?
Oldukça akıcı ve güzel.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jace Angel Night
Slytherin 5. sınıf & Bina Başkanı & Takım Kaptanı
Slytherin 5. sınıf & Bina Başkanı & Takım Kaptanı
Jace Angel Night


Erkek Rp Partneri : Freja
Kan durumu : Safkan.
Mesaj Sayısı : 416
Kayıt tarihi : 23/01/10
Yaş : 32
Lakap : JC.

Passion Empty
MesajKonu: Geri: Passion   Passion I_icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 3:21 pm

site doğru tahmin ve teşekkür ederim (:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Passion
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Holdric Legend :: Rp ye başlamadan önce :: Rpg Dershanesi :: Örnek Rpgler-
Buraya geçin: