Konferans Salonu – Saat: 19:30 – Konuşmacı Daniel Shaw
“ Gerçek ” “ Gerçeğin gücü vardır. Eğer hepimiz aynı fikirlerin çekimine kapılıyorsak, belki de bu fikirler gerçek olduğu için böyle yapıyoruzdur… belki de içimizde yazılıdırlar. Ve gerçeği duyduğumuzda anlamasak bile, gerçeğin içimizde yankılandığını… bilinçaltımızda titreştiğini hissederiz. Belki de gerçeği öğrenmiyor… zaten içimizde var olan bu bilgiyi… hatırlıyor… anımsıyor… farkına varıyoruzdur. ”
Öğrenciler şaşkın ve gürültülü bir alkış kopardılar.
New York Polis Departmanı : Saat : 23:00
Senatör Daniel Shaw – 3 Saattir Kayıp
15 dakika önce bir tecavüzcünün sorgusundan çıkan John Casey yorulmuştu. Son müşterisinide Dallas’ın kirli parmaklıklarına gönderdikten sonra kahvesini yudumladı. Üstünden büyük bir yük kalkmıştı. Asistanı Trace’in “ John ” demesiyle yorucu ve ezici bir güne başlayacağını anlayan John ona doğru yürürken istemeyerekte olsa cevap verdi.
“ Efendim ”
Trace’in iri gözleri, şişkin vücudu ve kısa saçları ona dönük değildi. Yanında duran yüksek nüfuslu ve siyah takım elbiseli adamları görünce tadı kaçmıştı.
Ulusal Güvenlik Meselesi
“ Buyrun odama geçelim. ”
Devletten gelen adamların ( John onlara böyle diyordu ) ürktücü idi. 1990’dan itibaren her türlü ulusal güvenlik meselesinde ona uğrarlardı. 19 Eylül … ( Bu ona hep acı verirdi ). Az sonra nasıl bir iş alacağını bilmeden, bilinçsizce
“ Dinliyorum. ” dedi.
Obi Wan Kenobi görünümlü adam “ Bay Casey, şu andan itibaren bizzat Amerikan Savunma Bakanı Beckhman Weitz ‘e çalışıyorsunuz. Eşyalarınızı toparlayınız. Buradan çıkarken bırkacağımız mektupta yapacağınız her şeyden bahsediliyor.” Adam mektubu masaya bıraktı. Çıkarken : “ Ve lütfen kimseye bundan bahsetmeyin.”
Şaşırmış olan John Casey istemsizce mektubu açtı. İçinde yazanları okuyunca bunun tam da istediği iş olduğunu anladı.
Savunma Bakanlığı Saat: 00:00
Yeni gün başlarken John Casey, Savunma Bakanlığının renkli koridorlarında yürüyordu. Savunma Bakanı Beckhman Weitz ile buluşmasına 2 dakikadan az kalmıştı. Söyleyeceklerini kafasında toparlayan John son tekrarını yaparken kapı açıldı ve içeri girdi. Uzun, deri koltuğunda oturan başkan Weitz beyaz saçlı, uzun boylu, orta yaşlı bir adamdı. John ondan önce davranmak istedi fakat tecrübeli adam konuşmanın yarısına gelmişti bile.
“ Evet, Bay Casey. Buraya neden getirildiğinizin farkındamısınız ? ”
“ Doğrusunu söylemek gerekirse efendim, hayır. ”
“ Ben de böyle tahmin etmiştim. ” Akıllı tahta birden yanında belirmişti. Resimde bir adam vardı. John onu tanımlamaya çalışırken Weitz araya girdi.
“ Daniel Shaw ”
“ Amerikan ordusunun tüm silahlarının tasarlayıcısı ve onların resmi olarak sahibi. Bu akşam, saat 8’de katıldığı bir konferans sonrası ortadan kayboldu. Kaynaklarımız onu kaçıran kişilerin Kuzey Kore veya Rusya olabileceğini düşünüyor. İşte burada sen devreye giriyorsun. Başardığın onca görevden sonra Amerikan başkanı ve ben senin bu iş için doğru adam olduğuna karar verdik. ”
“ Korkarım ki, bu ,isteğinizi geri çevirmek zorundayım, çünkü …”
“ Bu bir rica değildi Bay Casey, bir emirdi.” Kısa bir sessizlik oldu.
“ 24 saatinizi var.”
Yaklaşık yarım saat sonra John Casey, Roosvelt Bulvarının, Kongre Binası ile birleştiği yerde duruyordu. Öncelikli işi Kongre Binası değil, onun etrafında yer alan yapı idi. Bir elektronik mağaza dükkanı, küçük bir sosisçi ve onun yanında duran mütevazi bir çiçekci. Çokta umutlu olmadan ( fakat bir hayli aç düzeyde ) üstünde “ 24 saat açık ” tabelasının gördüğü sosisçiye girdi. İçerisi şık dekore edilmişti. Bir sosisçi için bundan daha güzel bir yer yapılamayacağını düşüne John, personel olduğunu anladığı bir adamın yanına doğru yürüdü. Her yerden korkak görünen adam John’a fırsat vermeden koşmaya başladı.
John, adamı takipte iken, New York’un tüm pisliğini gördü. Makyaj ile kamufle edilmiş insanların arasından farklı bir dünya önünde uzanmakta idi.
Adamı yakaladığındaki yüz ifadesi görülmeye değerdi. Sanki 12 yıl aradan sonra şampiyon olmuş bir rugby takımının teknik direktör gibi idi. Yorgun ve Mutlu ….
“ Ben yapmadım, yemin ederim, ben değilim. ”
Bayağı keyiflice “ Neyi sen yapmadın ? ” deyince ikiside aynı şeyi anladıklarında hem fikir oldular. Adam tek bir kelime bile etmeden John’dan uzaklaşıp kendisinin yapmadığını ifade edince bu işle bir ilgisinin olduğunu ifşa etmiş oldu.
“ Bunu sana kim yaptırdı? ”
Cevap Yok !
Şimdi ikiside New York Polis Departmanının içinde yürüyolardı. Sorgu odasına atıldığında değişen yüz ifadesi bunun devam edeceğinin göstergesi idi.
Beklediği cevapları bulamayan John Casey, Senatör Daniel Shaw’ın akrabalarını sorgulamaya başladı. Teselli bekleyen annesi, zengin ve gamsız teyzesi, oğlu, hizmetçisi ve şöförüne kadar. Fakat bunların en tuhafı Daniel’in oğlunun evinde bulduğu saat idi.
Daniel Shaw, kongreden önce sosisçiye girmişti. 25 yıllık dostluğu bulunan bir sosisçinin bu soruşturmaya yardımı dokunacağını hiç tatmin etmemişti. Çünkü bu sosisçi, evde buldukları saatin aynısının kaçırıldığı gün kolunda olduğuna yemin edebilirdi.İyice düşündükten sonra Beckhman Weitz’in odasına doğru yola koyuldu.
Aklındaki bir çok düşünceyi yok sayarak odanın kapısından içeri girdi…
Bir saat sonra ve hararetli bir konuşmanın ardından zafer kendini zafer kazanmış addeden Casey, Daniel’in oğlunun evine doğru yeniden yola koyuldu.
Tak Tak!! Ses Yok !!
John silahını çıkarıp içeri daldı. Etrafa bakmadan havalanan helikoptere gözünü dikti.Keskin gözlerle Daniel Shaw orada gördükten sonra hareketlendi. Çevikli ile birlikte helikoptere tırmandı. Kapağı açtı ve pilotu dışarı fırlattı. Alçakta oldukları için adama bir şey olmamıştı. Çünkü şu an daha büyük bir derdi vardı. Hızla yükselen helikopteri kullanan John ve Shaw sağ salim indiler.
21 Aralık Salı – Saat 15:30 – Mahkeme Salonu
Gerçek suçlu DanieL Shaw sonunda yakalanımıştı.Onun öğrencilerine anlattığı gerçek bu sefer onu kurban olarak seçmişti. İran’a silah satma planında olan Daniel Shaw’un planı Albay Casey tarafından suya düşürülmüştü. Shaw yakalandı. Kuzey Kore ve Rusya’dan özür dilendi.
Casey’in sıkıcı hayatı şimdi çok büyülü bir hal almıştı.
Konu: SENATÖR SHAW 
Salı Haz. 15, 2010 11:00 am
