Svetlénâ W. O'shéliâ Slytherin 4. sınıf
Özel yetenek : Metamorfmagus Kan durumu : Safkan Mesaj Sayısı : 336 Kayıt tarihi : 19/02/10 Lakap : Svét, Rosé, Win, Kış, Lenâ... vsvs
| Konu: Edwina Cuma Şub. 19, 2010 10:41 am | |
| Üşüyordum... Öyle bir üşümeydi ki bu, ellerim, dizlerim titriyordu, yoluma devam edemiyordum... Sarı kahküllerim gözlerimi kapatıyor, önümdeki o uçsuz bucaksız okyanusu görmeme engel oluyordu. Üzerimdeki ince mont, üşümemi birazcık bile azaltmıyordu. Ama amacıma ilerliyordum. Bu bana yeterdi... Dalgalı saçlarım omuzlarımdan aşağı dökülüyordu. Ayağımdaki spor ayakkabının lastikleri erimişti. O yeşil gözlerim ise umutla bakmıyorlardı artık. Çok zordu, bu gelinliklerin eteği gibi duran karlı dağa tırmanmam. Bu karlı dağın tepesinde amacım vardı, bunu biliyordum. Şimdi ise o dağın daha eteklerinde gibiydim. Şimdiden bu kadar zorsa, ilerde ne olacaktı? Nefesimi tuttum. Okyanusun karşısındaki ağaçlar, sanki bana daha hızlı gitmemi bağırıyorlardı. O kadar hızlı sallanıyorlardı ki, bir an birinin üzerime düşmesinden korktum.
Azimle yürümeye devam ediyordum. Çakıl taşlarından oluşan inişli çıkışlı ve son derece yorucu yol, beni sanki üzerinden atmak istiyordu. Bir karınca gibiydim. Bu kadar güçsüz müydüm? " Aslında değilsin. " diyerek kendime cevap verdim. Bunları düşünürken birden karşıya baktım ve onu gördüm. Küçük bir kulübe. Daha yolun başındaydık ama o kulübeyi gördüğüme o kadar sevinmiştim ki bir sevinç çığlığı attım. Hızla oraya doğru ilerledim. Artık rüzgarla daha kolay başa çıkabiliyordum. Kısa sürede kulübenin kapısına vardım. Çok eski bir kulübeydi,kapı her an yerinden çıkabilecekmiş gibi duruyordu. Öyle ki kapıya vursam mı vurmasam mı diye bir an düşündüm. Ama sonra bunun saçma bir düşünce olduğunu anladım. Kapıyı iki kere çaldım. Bekledim, bekledim... İçeriden bir ses duyuldu: " Kimsin? " Endişeli bir ses tonu vardı. Bir kadındı. Elinde bir silah olduğundan neredeyse emindim. Korkuyla cevap verdim. Beni tanımamasından korkuyordum: " Benim, Edwina. " Sally derin bir nefes verdi. Kapı yavaşça aralanırken arkasında ne göreceğimi merak ediyordum. Kapıyı açtı.
Benden çok farklıydı. Kapıyı açtığında bir süre donup kaldım. Kıvırcık, kömür siyahı saçlarını yukarıdan bir maşa ile tutturmuştu. Koyu mavi gözleri, şaşkınlıkla açılmıştı. Onu o kadar özlemiştim ki, bir an önce boynuna atlamak istedim. Ama böyle şeyleri sevmezdi o. Üzerindeki elbiseye baktım, benim ona doğum gününde hediye ettiğim mavi, fırfırlı elbiseydi. Eskimişe benziyordu. Yanındaki askılığı gördüm. Tahtaları oyulmuştu. Bu kulübe gerçekten çok eskiydi. Bana sarılmasını bekledim. O mavi gözlerinde bir an parıltı görmeyi bekledim. Ama yoktu. Beni hâlâ affetmemişti. Kalbim sanki yere atılmış gibi kırılmıştı. Ama dayanamadım, kapının eşiğinden boynuna atladım. Onu çok özlemiştim, hem de çok. Ona: " Sen benim kardeşimsin. Küs kalmamız çok saçma Sally. Johnny'i bulmak zorundayız. Ne olur artık barışalım, seni çok özledim. " dedim. Hiç sesini çıkarmadı. Sarılmama karşılık vermemişti, belki de yüzünde hâlâ aynı ifade vardı. Ama vazgeçmeyecektim. Biz tamamen zıt üç kardeştik. Johnny'i bulmak için olsa bile Sally ile barışmalıydım. Sonra kendimi geri çektim. Ona baktığımda beni şok eden bir şeyle karşılaştım. Gözlerinden iri iri yaşlar damlıyordu. Yüzündeki acıyı görebiliyordum. Acı çekiyordu. Bunca yıl acı çekmişti! " Sally! " dedim. Hemen kapıyı kapattı ve beni üç odanın birine götürdü. Burası mutfak ve salon olmalıydı. Bir kanepeye oturdum ama çökmesinden korkuyordum. Bu odaya eşyalar rastgele yerleştirilmiş gibiydi. Ocak odanın köşesindeydi. Tek kanepenin önünde 55 ekran bir televizyon vardı. Ocağın yanında her tarafı yosun tutmuş bir buzdolabı vardı. Oda çok pisti. Bir masa, iki sandalye gördüm. Onlar da her an kırılacakmış gibi duruyordu. Bir de yerde her tarafı fareler tarafından kemirilmiş bir halı vardı. Oda küf ve nem kokuyordu. Sadece sıvası yapılmıştı.
Sally'nin böyle bir yerde nasıl yaşadığını düşündüm. El bebek gül bebek yetişmiştik biz. Sonra o ailemizi bırakıp ölüm yiyen olmuştu. Diğer kardeşim Johnny ise tarafsızlığı tercih etmişti. Kendine has bir yaşam sürerken, bir gün ölüm yiyenler tarafından kaçırılmıştı. Öldürülmemişti, kaçırılmıştı. Hepimiz Sally'i suçlamıştık. Oysa onun haberi yoktu. Ne kadar isteksiz olsa da, onu ikna etmiştim ve şimdi Johnny'i arıyorduk.
Düşüncelerimden Sally'nin sözleri ile uzaklaştım: " Özür dilerim Edwina, çok özür dilerim. Ben böyle olmasını hiç istememiştim. " Onun böyle bir şey söyleyebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Onu ne diyeceğimi bilemez hâlde avutmaya çalıştım: " Üzülme,Sally. Geçecek bunların hepsi. Senin hiçbir suçun yok. Buna ailemizi de inandıracağız. Johnny'i bulacağız... " Buna pek inandığım söylenemezdi ama küçük kardeşimi başka türlü teselli edemezdim. Garip bir şekilde bana baktı. " Hayır Edwina, hayır. Anlamıyorsun, beni anlamıyorsun. Ben çok suçluyum... İnan bana, çok pişmanım Edwina... " Niye bunları söylediğini bir türlü anlayamıyordum. O pişman olunacak bir şey yapmamıştı ki, kötü tarafa geçmekle hata yapmıştı sadece o kadar. Ona bunu açıklamaya çalıştım: " Kardeşim, Sally. İnan bana, hiçbir suçun yok. Kötü tarafa geçmekten pişman olduğunu anlıyorum ama bu yolda geri adım atabilirsin, inan bana. " Yüzündeki ifade o kadar acıklıydı ki, nerede hata yaptığımı düşünüyordum. Bu arada korkuyla yerimden sıçradım. Bir kilit sesi duyulmuştu. Ani bir hareketle kapıya döndüm. Sonra, Sally'nin odaya girerken kapıyı kilitlediğini hatırladım. Biri kilidi açıyordu.İyi de, kim? Burada bizden başka hiç kimsde olmamalıydı, olamazdı. Sally çaresizlikle yalvardı: " Affet beni Edwina, bunu yapmak istemedim... " Kafam karışmıştı. " Düşündüğüm şeyin olmadığını söyle bana Sally. " Bunu buyururcasına söylemiştim ama Sally'nin sesi çıkmıyordu. Korkmaya başlamıştım, bu olamazdı.
Kapı yavaş yavaş aralandı. İki erkek silüeti gördüm. Biri, öbürünün beline silah dayamıştı. Silah dayamış olanı daha önce görmemiştim. Ama kolundaki işaret açıkca belli oluyordu. Geniş omuzları vardı, kaslıydı ve esmerdi. Tam bir ayı iriliğindeydi. Korkutucu bir görünümü vardı ama buna rağmen yüzü güzeldi. Gözüm öbürüne kaydı. Kumral saçlar, kahverengi gözler, suçlu ve yalvaran bakışlar. Saçları parlıyordu adeta. Çok yakışıklıydı. Bu kişi, benim kardeşimdi, Johnny'di. Bu ne demekti? Ben buradaydım, kardeşim Johnny buradaydı, Sally ve bir ölüm yiyen de buradaydı. Bu çok acımasızcaydı. Tuzağa düşürülmüştüm. Sally Johnny'nin yerini biliyordu. Beni buraya bu yüzden getirmeye çalışmıştı. Pişmanım diye haykırması demek bu yüzdendi. Artık ben de pişmandım, ona güvenip, kardeşim deyip buralara kadar gelmiştim. Beni tuzağa düşürmesine izin vermiştim. Çok pişmandım... | |
|
Monica Schafer Dungeon Master
Kan durumu : Safkan Mesaj Sayısı : 1384 Kayıt tarihi : 19/12/09
| Konu: Geri: Edwina Cuma Şub. 19, 2010 8:48 pm | |
| güzel bir rp'y di. Betimlemelerini sevdim.
80* | |
|