Jass kabusun etkisiyle birden yatağından fırladı. Gördükleri şeyler açıklayıcı türden değildi. Eliyle saçını düzeltti ve yüzünü ovmak için elini suratına götürdüğünde yüzünün ıslandığını fark etmişti. Bunun tek bir açıklaması vardı. O ağlamıştı!
Yataktan kalkıp ağır adımlarla banyonun olduğu bölüme doğru ilerledi. Bu rüyadan sonra pekte iyi sayılmazdı ama içindeki bir his bugünün güzel geçeceğini söylüyordu sanki. Ama ne zaman böyle düşünse veya hissetse ters birşeyler oluyordu. Banyoya girdiğinde ilk önce elini ve yüzünü yıkamak için aynanın karşısına geçti fakat yansımasında gözlerinin şiştiğini, yüzünün çok solgun bir hâl aldığını görmüştü. Hayretler içinde kendine bakıyordu. Sanki aynadaki yansıma o değildi de bir başkasıymış gibi yabancı duruyordu gözüne. *En iyisi duş almak. Belki rahatlayabilirim.* diye düşündü.
Duşa girmek için küvetin suyunu açtı. Üstünü çıkardıktan sonra kırmızı tokasını -bu tokasını çok seviyordu- küvetin yanına koydu. Küvetin içinde uzanmış suyu izliyordu. Su herşeye rağmen nasıl bu kadar berrak olmayı başarıyordu? Yukarıda asılı olan avizenin loş ışığı Jass her suyu oynatışında, güneş ışığında ki kristal parçaları gibi suda parlıyordu. Küvetten çıktığında yanında duran kırmızı bornozunu -bu kız tam bir kırmızı hastası- üstüne geçirdi. Kızıl saçlarını havlu ile sildikten sonra altına dar paça siyah kotlarından birini, üstüne de kırmızı Sweet-shirt'ünü giydi. Ardından saçını tamamen kurutmadan önce biraz ısınmak için bulunduğu kattaki misafir odasında oturmayı düşündü. Harıl harıl yanan şöminenin karşısına geçip oturdu. Alevler her kıpırdadığında havada bir büyü yapılıyormuşçasına kıvılcımlar oluşuturup sönüyordu. Kabusla ilgili birşeyler bulmaya çalışıyordu fakat bu kabustan hiçbir anlam çıkaramıyordu. Birden bir ses duydu. Bu ses teyzesine aitti. Annesinden ayrıldığından beri teyzesinde kalıyordu. Teyzesi, annesi ve babası gibi bir büyücü değildi. Büyücü işlerindende pek anlamazdı zaten.Teyzesi ona ikinci adıyla seslenirdi hep.
_"Desiree. Tatlım az aşağıya gelebilir misin?" Teyzesinin sesini duyduğunda aşağıda birşeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. Çünkü teyzesinin sesi boğuk ve bir o kadarda şaşkın geliyordu.
_"Tamam teyze. Saçımı kuruladıktan sonra geliyorum."
_"Bence hemen aşağıya insen iyi olur. Çünkü bahçemde tanımlayamadığım bir şeyler var."
Jass içinden *Ahh... Lanet olsun. Saçlarımı kurutamıyorum!* diye düşündü. Saçları onun en sevdiği şeyiydi.
_"Tamam teyze geldim." Dedikten sonra bahçeye indi ve bahçede bir çok yercücesi gördü.
_"Desiree bunlar da ne?" Teyzesi bu soruyu sorduğunda Jass bir tane yercücesini alıp fırlatmaya başlamıştı bile.
_"Bunlar yercücesi teyze. Büyücüler dünyasından birkaç iğrenç yaratık işte!" dedi ve ikinci yercücesini uzağı doğru fırlattı. Jass yercücelerini nasıl temileyeceğini bildiği için teyzesine;
_"Sen içeri gidebilirsin teyze. Ben bunlarla başa çıkabilirim." dedi. Teyzesi tam *Tamam* diyecekken bir yercücesi Jass'ın kolunu ısırdı. Jass acı dolu bir çığlık koyverdi. Teyzesi panik içinde bağırmaya başladı.
_"Ahh... Desiree iyi misin? Birşeyin yok ya. Desi..." Jass'ın kolundan kan akmaya başladığında teyzesi yere yığılıvermişti. Jass *Birde bu eksikti.* diye söylenmeye başladı. Yaralı koluyla teyzesini içeri taşıyamazdı fakat en önce yaralı kolunu da saramazdı. Yercüceleri her yerdeydiler. Teyzesini de ısırma ihtimalleri vardı. Ne yapacağım diye düşünürken aklına bir fikir geldi. Bahçenin yanında duran çamaşırlardan birini alıp koluna sardı. En önce teyzesini içeri taşıdı ve dışarı çıktı. Sinirli bir şekilde yere doğru eğildi.
_"Evet. Sizi gidi iğrenç yercüceleri. Şimdi işiniz bitti!" Birkaç tane yercücesini fırlattıktan sonra bahçede sadece 2 tane yercücesinin kaldığını fark etmişti. İlkini alıp fırlattı. Diğerini eline aldı tam fırlatıcakken yercücesi saçına değdi. Birden bire çığlık attıktan sonra yercücesini aniden yere bıraktı ve yercücesi tamda ayağının üstüne geldi. Tam ayağınıda ısırıcakken Jass yercücesini alıp uzağı fırlattı.
_"Seni lanet olası pislik. Sizin gibi iğrenç varlıkları bir daha bahçemde veya yakınımda görürsem topunuzu yakarım!" Jass'ın sesi çok sinirli çıkmıştı. Saçına o iğrenç şeylerin değmesinden dolayı çok sinirlenmişti.
İçeri girdiğinde ilk önce kolunu sarmaya karar verdi. Kolunda, yercücelerinin ısırmış olduğu izde derin çizikler vardı. Yaranın üstüne tentürdiyot döktü ve sargı bezi ile kolunu sardı. Ardından teyzesinin yanına gitti. Teyzesi ayılmıştı ama hiç birşey olmamış gibi mutfakta yemek yapıyordu. Jass *Sanırım bir sorun yok.* diye düşündü. Odasına çıkıp hemen saçlarını yıkamalıydı.
...
Saçlarını tekrar yıkadı ve yatağa uzandı. Daha kalkalı yarım saat olmasına rağmen şimdiden uykusu gelmişti. Kızıl saçlarını açtığında, ışık altında saçlarının parladığını gördü. Tam o saçları ile ilgilenirken telefon çaldı. Arayan Robert'tı. Heyecanla telefona doğru giderken ayağını yatağının kenarına çarptı. İçinden *Ahh... Lanet olsun!* dedi ve sinirle ayağını tuttu. Ardından telefonu açtı ve bu sabahki olayları unutup sevgilisine *Günaydın.* dedi...