Marie Evanee Dread Dükkan Sahibi & Kara Giyen
Rp Partneri : - Kan durumu : Sapsaf. Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Mari, Eva.
| Konu: Karanlık Rüzgâr Cuma Haz. 11, 2010 1:48 pm | |
| Sokakta amaçsızca yürüyordum. Ta ki, bir yere kadar. Birden aklıma, Annabell geldi ve Sucrerie a La Ouâte'ye yürümeye başladım. Bugün biraz dalgındım, aslında ben hep dalgın olurdum, yine de hafızama diyecek yoktu. Hava sisliydi. Yolda da kimse yoktu. Bu benim işime geliyordu tabi. Bugün, diğer günlerin aksine gürültü çıkarmak ya da arkadaşlarımla takılmak değil, düşünmek, kendime ve ikizime biraz vakit ayırmak istiyordum. Sucrerie a La Ouâte'ye geldiğimde, etrafta sadece bir iki kişiyi görebildim. İki Hogwarts öğrencisi - burada ne işleri olduğunu anlayabilmiş değildim. - Bir de bakanlık çalışanı vardı. Ki o da beni görünce biraz ürktü, gözlerimin içine uzunca bir süre baktı ve sonra tekrar başını öne eğdi. Dışarı çıksaydı büyük ihtimalle onu sersemletmek zorunda kalacaktım. Güvende olmalıydık. Sessiz bir ortam ve hafif bir müzik vardı. İkizimi aradım gözlerimle, kızıl saçlar, zümrüt yeşili gözlerle bir karanlık kraliçe. Aynadaki görüntüm, en yakınım aynı zamanda. Sonra gördüm onu. Köşedeki masada oturuyordu, benim gibi siyah bir cüppe giymişti, önündeki bardağı yudumluyordu. Onun ateş viskisi olduğunu tahmin ettim. Başını kaldırdı. Büyük ihtimalle geldiğimi hissetmişti. Bana baktı ve gülümsedi, ona doğru ilerledim. Sarıldık. Sonra kendimi çektim. O benim hem arkadaşımdı, hem ikizimdi, hem de meslektaşımdı. Onunla bir kere bile kavga ettiğimi hatırlamıyordum, buna rağmen, sürekli bir arada olamıyorduk. Kara giyen olmanın en kötü yanı buydu. Sürekli kaçmak zorundasın.
" Annabell! İyi misin tatlım? "
Yüzü biraz solgun gibiydi. Aslında ben de üzgündüm. Burada neden olduğumuzu bile pek bilmiyorduk. Yine de hayattaki durgunluk, yerini birden karışıklığa almış gibiydi. Şu an yapmam gereken pek bir şey yoktu. Ama belki de Lord'u ziyaret etmeliydim. Ya da birkaç kişiye işkence çektirmeliydim. Bu keyfimi yerine getirebilirdi. Ama hayır, şimdi olmazdı. Şimdi yanımda sadece ikizim vardı, olmalıydı da. Karşısına oturdum. Bir süre öyle durduktan sonra garsondan bir ateş viskisi daha istedim. Bu bana iyi geliyordu. Çevreye biraz göz attım. Etrafta pek çok çiçek vardı, bu rahatsız ediciydi aslında. Buraya sadece sessiz olduğu ve müziği hoşuma gittiği için geliyordum. Garson ve kasiyer fazla güler yüzlüydü, ki bu da bir eksi.
| |
|
Annabelle Mercy Dread Dırdırcı Baş Editörü & Kara Giyen
Kan durumu : Safkan Mesaj Sayısı : 21 Kayıt tarihi : 28/02/10
| Konu: Geri: Karanlık Rüzgâr Salı Haz. 15, 2010 9:08 am | |
| Dırdırcı editörü olmak hiç de kolay birşey değildi,üstelik bir kara giyenseniz.Sürekli aydınlık tarafı kötüleyerek insanları karanlık tarafa geçirmeye çalışmak yapmayı en zevk aldığım şeylerden biridir.Yıllardır bunu yapıyorum.İnsanların kafasını karıştırmak oldukça kolay,özellikle de her duyduğu habere inanan insanların kafasını karıştırmak gibisi yoktur benim için.
Herşeyin bir bedeli olduğu gibi kara giyen olmanın da bir bedeli vardı elbette.Her zaman gizli saklı bir hayatınızın olması gerekiyor ve bu da sizi bir çok şeyden mahrum bırakıyor. İkizimi uzun zamandır göremiyordum.Ortalıklardan kaybolmuştuk ikimizde.Onu ne kadar özlediğimi anlamamak için aptal olmam gerekirdi...Sycrerie a La Ouâte da buluşmak için sözleşmiştik.Ben biraz erken gelip ateş viskimi yudumlayıp dırdırcı için yeni olaylar düşünüyordum beyin fırtınası yaparak.Aniden içeri kıpkızıl saçlı siyah kukuletalı biri girdi.Gelenin kim olduğunu çok iyi biliyordum.Bu kadar acımasız ve sevgisiz olmama rağmen ikizim benim için büyük bir istisnaydı.Onun için herşeyden vazgeçebilirdim ve hiçbirşey umrumda olmazdı.Pürüzsüz cildine bakınca sanki aynadaki yansımamı görmüş gibi oldum.Yavaşça yanıma yaklaştı ve birbirimize sımsıkı sarılmıştık.Birbirimizi o kadar özlemiştik ki.Uzun bir sarılma bile bunu telafi edemiyordu. " Annabell! İyi misin tatlım? " Durgunluğumu içeri girer girmez anlamış olması beni pek şaşırtmadı çünkü bu dünyada beni en iyi tanıyan ve anlayan kişi ikizim olmuştu.Hiçbir zaman birbirimizden kopmamıştık ve ayrı kalmamıştık.Kara giyen olmanın eksi taraflarından biri de sevdiklerinle sık sık vakit geçirememekti.Beni üzen şey ne yazıkki sadece bu değildi... "İyiyim, Mari tatlım..Sadece biraz sorunlarım var biliyorsun..." dedim büyük bir iç çekişle... Etrafa şöyle bir göz attım.Sessiz görünüyordu.Sürekli gülümseyen aptal garson kıza nefret dolu bakışlarımı attım.O an ona affedilmez laneti o kadar çok yapmak istedim ki...Ama şimdi yeri ve sırası değildi çok daha önemli meseleler vardı ve o an kızla uğraşacak vaktim yoktu.Bütün vaktimi ikizimle geçirmek istiyorum. "Hogwarts'dan bilgi sızdırmaya çalışıyorum tatlım.Okul içinde bir ajanımız olsa harika olurdu.Ama güvenebileceğimiz ve bizi asla ispiyonlamayacak biri lazım.Fikrin var mı?" diye sordum.Onun harika fikirleri olduğundan emindim... | |
|
Marie Evanee Dread Dükkan Sahibi & Kara Giyen
Rp Partneri : - Kan durumu : Sapsaf. Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Mari, Eva.
| Konu: Geri: Karanlık Rüzgâr Salı Haz. 15, 2010 9:34 am | |
| "İyiyim, Mari tatlım..Sadece biraz sorunlarım var biliyorsun..." Evet, bunu gayet iyi biliyordum. Karanlık tarafın son zamanlarda iyice güç kazanmasına rağmen bizim bu gücü korumak adına çok şey yapmamız gerekiyordu. Aslında ben bunu severek yapıyordum ve zaten bu nedenle bir kara giyen olmayı seçmiştim. Öncelikle Hogwarts'ta ve yoldaşlıkta neler olduğunu bilmemiz gerekiyordu ve bunun için de bir casus -güvenilir bir casus- bulmamız gerekirdi. Annabell'in de bunları düşündüğünden emindim. "Hogwarts'dan bilgi sızdırmaya çalışıyorum tatlım.Okul içinde bir ajanımız olsa harika olurdu.Ama güvenebileceğimiz ve bizi asla ispiyonlamayacak biri lazım.Fikrin var mı?" Aslında Annabell bunları söyler söylemez aklıma bir fikir gelmişti. Svetlénâ Wintér O'shéliâ. Damarlarında O'shéliâ kanını taşıyan kusursuz bir kara giyen adayı. Ablası da onun gibiydi ve bu yüzden O'shéliâ lara bayılıyordum. Ama ablası yerine aklıma Svét'in isminin gelmesinin de bir nedeni vardı. Daha önce Svét, bizim yanımızda olmuştu ve kara giyen olmaya hevesli olduğu çok belliydi. Julié gibi eğitimi çok iyiydi ve heyecana kapılmıyordu. Ama ablasının aksine, şu güne kadar kendini Hogwarts'ta ablasından daha iyi olarak gösterdiğini biliyordum. Ve güvenilir. Huff'larla, Gry'larla, Rav'larla arkadaş oluyordu ve ne kadar kötü olsa da o, içinde bir iyilik parıltısı olduğunu herkese gösteriyordu. Bir kara giyende o parıltıdan eser yoktur, bu Svét'in kötü yanıydı ancak hatırlıyorum ki ben Hogwarts'ta okurken en sevdiğim arkadaşım bir Hufflepuff'lıydı ve bunun yüzünden çok dışlanmıştım. Ama yine de buradayım. Hem de ikizimle beraber kara giyenlerin en güçlüleri olarak. Annabell bir an aklına bir şey gelmiş gibi bana baktı ve göz göze geldik. İkizimle aynı şeyleri düşünmeye alışmıştım. Ama o daha konuşmadan söze girdim: " Biliyorsun değil mi? Svét. Daha önce de yanımızdaydı. Kim olduğunu biliyoruz. Güvenilir. Hem bizim için, hem de biraz daha çaba harcarsa onlar da öyle olduğunu sanabilirler. Yapması gereken müdirenin gözüne girmek. " Aslında bu iş o kadar da kolay olmayabilirdi hem Svét'in ne diyeceğini bilmiyorduk ama Lord'un gözüne girmek için büyük ihtimalle kabul edecekti. Aklımda şöyle bir diğer isimleri düşündüm ve Annabell'in tepkisini bekledim.
| |
|