Kate gökyüzüne bakıyordu. Tek gördüğü dehşet veren karanlıktı. Yıldızlar neredeydi, gökyüzünü tamamlayan eşsiz parçalar yoktu.
Bir çok defa şiirlere konu olmuş, ışığı ile dünyı aydınlatan Ayda yerinde değildi. " bu nasıl olur" diye düşündü Kate.
gözlerini yumdu. Karanlık onu korkutuyordu. Nefesini kesildi. Solukların düzensiz bir ritimde, tempo tutuyordu.
Ellerini yumruk yaptı..O kadar çok sıkıyordu ki, tırnakları avucuna batıyor ve canın yanmasına neden oluyordu. Dudaklarını araladı.
Kısık bir iniltiden başka birşey duyulmamıştı. Ruhunun bedeninden ayrılması için, dua ediyordu. O zaman bu acı dolu karanlık bitecekti.
Bitsin artık bu karanlık" diye hayrkırdı. Sadece düşüncelerinde bağırrabiliyordu. düşüncelerini odaklamaya çalıştı. korkusunu bastırmak için denizi düşünüyordu. Okyanusun huzur veren sesi, rüzgarla uyum içinde bir melodi oluşturyordu.
"Evet, yapmam gereken bu". Düşüncelerini yönlendirdikçe, karanlığın azalacağını anlamıştı. Sevdiği herşeyi düşünmeye başladı. Ormanı , ağaçlardaki kuşların, neşe dolu cıvıltılarını duyuyordu. Yağmurda ıslanmış çimen kokusunu hayel etti. Ruhunun bedenine aktığını hissetmeye başladı. Yer sarsılıyor, toprak kayıyordu.
Birden gözlerini açmayı başardı. Tanıdık bir manzaraya bakıyordu. Odasında sıcak yatağında yatıyordu. Güneş ışıkları pencereden tüm odaya doluyordu. Rüzgarlı bir sonbahar günüydü. Yaprakların yeni yeni sararmaya başlaması manzaranın güzelliğine güzellik katıyordu.
Gülüsemesine engel olamadı. " Sadece bir kabustu" dedi. İçindeki sonsuz rahatlama, yüzüne yansımıştı. Umutları yeşerdi. Güzel ve aydınlık bir gün olacaktı.
Banyoya girdiğinde aynadaki yansımasını beğenmedi. Şişmiş ve kızarmış gözler yorgunluğun habercisiydi.
"Tazelenmem gerekiyor"Diyerek kendini duşun altına bıraktı. Suyun vücudunun her zarresine değerek bütün yorgunluğu alacağına inanıyordu. Banyodan çıktığında tazelendiğini hissediyordu. üzerine giydi. Saçlarını toplayarak kendini evden dışarı attı.
İçinde garip bir heyacan vardı. Aşkını, sevdiği adamı görmek için adeta koşuyordu. Michael onun büyük aşkıydı. 2 yıldır düzgün bir ilişkileri vardı ama Michale Kısa dönem bir eğitim için 2 aydır uzaklardaydı. Dün dönmüştü ve Kate onu göreceği için çok mutluydu.
Her zamanki buluşma yerleri olan nehrin kıyısına gidiyordu. Orası onların özel mekanıydı. aşklarını ilk orada itiraf etmişlerdi.
Kate nehrin kıyısına geldiğinde onu gördü. Arkası dönüktü. nefrin muhteşem manzarasını izliyordu.
"Asıl manzara sensin aşkım" diye düşündü. Michael üzerine onun hediyesi olan krem rengi kazağını giymişti. Yeşil gözlerini ortaya çıkarmıştı. Kate kendine daha fazla hakim olamadı. koşarak ona yaklaştı. İçindeki özlemi ve sevgisi onu yönlendiriyordu.
Michael onun geldiğini hissetmişti. Oana doğru döndü gözleri birbirini buldum. Kate ona sarıldığı an bir bütün olmuşlardı. Dudakları ateşle birbirlerini yakıyordu. Kate'nin göz yaşyaları yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Sevinçten ağlıyordu. dudaklarını birbirlerinden ayırdıklarında Michale'ın kadife sesi içine işlemişti.
_" Seni o kadar özlemiştim ki kendimi eksik hissediyordum. Şimdi senin kollarında tamamlandım." Kate gülümseyerek bu sözleri cevapladı.
_" Kalbim, benliğim sensizliğin her saniyesinde yandı. Sensizlik bana bu dünyadaki cehennemi yaşattı. Senin kollarında huzurumu, cennetimi buldum." Dudakları tekrar birbirini bulduğunda Kate herşeyi geride bırakmıştı. bu gün gerçekten güzel bir gün oluyordu. Yaşadığı en güzel gün...