Monica Schafer Dungeon Master
Kan durumu : Safkan Mesaj Sayısı : 1384 Kayıt tarihi : 19/12/09
| Konu: Yaratık Alımları C.tesi Haz. 26, 2010 2:29 pm | |
| Kullanıcı ad/soyad:
Varsa ek karakterler ve meslekleri(öğrenciyseniz binaları):
Olmak istediğiniz yaratık: (Ev cini, at adam,Hayalet vb. olmak istediğiniz başka bir yaratık türü varsa yazın kurguya uyuyorsa onaylarız.)
Karakter kurgusu:
Örnek RP:
* Vampir alımları için buradan başvurmayınız. | |
|
Sir William Dumortier Gryffindor Hayaleti
Rp Partneri : Bir Hayaletin mi? Hiç Sanmam :D Kan durumu : Safkan Mesaj Sayısı : 18 Kayıt tarihi : 04/07/10 Lakap : Willy, Kanlı Şövalye
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Ptsi Tem. 05, 2010 12:01 pm | |
| Kullanıcı Adı/Soyadı: William Dumortier
Varsa ek karakterler ve meslekleri: Katherine Bonaparte-Biçim Değiştirme profösörü Olmak istedğiniz yaratık: Hayalet (mümkünse Gryffindor Hayaleti) Karakter Kurgusu: Sir William Dumortier, yaşadığı yıllarda Godric Gryffindor'un en yakın arkadaşı ve akıl hocası olmuştur. Gryffindor'un kılıcını, ondan sonra kullanabilen tek kişi olduğunu iddia etmektedir ama bununla ilgili kesin bir kanıt yoktur. Safkan bir aileden gelmektedir ve aslında Büyücü Monarşisi'nde şövalyelik yapmıştır. Ancak Gryffindor'un ricası ile Hogwarts'a gelmiş, iksir ve düello eğitmenliği yapmıştır. 1940 yılında Godric ve Salazar'ın farklı taraflarda yer aldığı bir Aydınlık-Karanlık savaşında yer almıştır. Savaş sırasında, çok sevdiği arkadaşı Gryffindor'un arkasını kollamıştır ve onun adına, savaşta onun tarafında olcağına dair yemin etmiştir. Ancak, Helga Hufflepuff'un ısrarı üzerine yemininden vazgeçmiş ve Helga Hufflepuff için Salazar'la Godric'i barıştırma sözü vermiştir. Ölse bile sözünden vazgeçmeyeceğini söylemiştir. Nitekim öyle de olmuş, William onları barıştırmaya çalışırken ölmüştür. Onu öldüren Salazar'ın kendi bulduğu Avada Kedavra laneti olmuştur. Onun ölümü, Gryffindor ve Slytherin arasındaki savaşı daha da ateşlemiştir. William gömüldükten iki gün sonra uyanmıştır. Hufflepuff'a verdiği sözü tutmuştur ve savaşı sonlandırmıştır. Ancak bu onun sonsuza dek bir hayalet olarak kalmasına neden olmuştur. İki sene sonra, Godric'in ölümüne karşılık hiç birşey yapamamıştır. Bunun vicdan azabını çekmektedir. Gryffindor'un da istediği gibi Gryffindor hayaleti olmuştur. Örnek Rp:
- Spoiler:
William, şatoya ulaştığında sessizliği farketti. Saatlerdir devam eden kılıçların şangırtısı, güçlü büyülerin patlaması ve bağırışmalar kesilmişti. Şimdi geriye, rüzgarın nazik fısıltısı kalmıştı. Ancak havada ölümün kokusu vardı. William, tek bir canlı varlık görebilmek için etrafına bakındı ama göremedi. Yalnızca cesetler vardı. Kılıçlarla, büyülerle öldürülmüş olanlar... Ancak William'ın, bunca cesur yüreği tanımak, onların kim olduğunu görmek için vakti yoktu. Hızla şatonun arka bahçesine yöneldi. Leydi Helga'nın bitkileri arasında kaybolmamak mümkün değildi ancak William, sağ salim arka bahçedeki büyük yılan heykelinin oraya ulaştı. Gözüne ilk çarpan şey, ay ışığında parlayan kılıçtı. William'ın kılıcı tanıması için onu eline almasına gerek yoktu. Bu Gryffindor'un kılıcıydı. Muhteşem işlemeleri ve sihirli ışıltısıyla tüm herkesi büyüleyebilirdi. William onun yerde olmasından hoşlanmadı. Godric, kılıcına gözü gibi bakardı. Ağır adımlarla kılıcın yanına gitti. Tepesinde dikilerek kılıcın o olup olmadığından emin oldu. Oydu. Kılıç burada, yerdeydi ve Godric Gryffindor ortalarda yoktu. William eğilip kılıcı yerden aldı. Godric kılıcı, yalnızca kendisi kullanabilecek şekilde büyülemişti. Onun dışında kimse, bu muhteşem kılıca dokunamıyordu. Kendisi öldükten sonra da, sadece kendisi gibi cesur, fedakar ve iyi kalpli insanlar bu kılıca dokunabilecekti. Şimdi kılıç, William'ın ellerindeydi. Onu elinde çeviriyor ve üzerindeki kanı inceliyordu. Bu onun için hiçbir şey ifade etmedi. Kılıca kendisi zaten dokunabiliyordu. Godric, ona tüm kalbiyle güvendiğinin bir kanıtı olarak, onunda kılıca dokunabilmesini sağlamıştı. William en iyi arkadaşına bir şey olması düşüncesiyle yeniden harekete geçti. Sol elinde kendi kılıcı, sağ elinde ise Gryffindor'unki ile arka bahçenin merkezine doğru ilerledi. Çitleri oluşturan çalıları geçtikten sonra, muazzam görünüşlü merkeze ulaştı. Dört binayı temsil eden heykeller, banklar ve birde küçük süs havuzuyla dekore edilmişti merkez. William ölü bedenlerin her yana saçıldığını gördü. Bunca insanın ölmüş olmasına üzülse de kendini çabuk toparladı. İki adım attığında, Leydi Helga Hufflepuff'ın hıçkırıklar içerisindeki bedenini gördü. Keşiş Cecil'in önünde eğilmiş, ağlamıyor ama korkunç bir şekilde hıçkırıyordu. Yüzünde korku ve dehşetin izleri vardı. William zavallı genç kızım yanına gitti. Hemen karşısında diz çöktükten sonra Leydi Helga'nın, Cecil'e bakan gözlerine odaklandı. "Leydi Helga." Leydi Helga, onun bu sözlerini duyunca, aniden başını kaldırdı, bileklerine yapıştı. "Sir William!" diye umutla haykırdı. William onun kesik nefesleri ve dehşet içerisindeki bakışlarından korktu. Onu sakinleştirmesi gerektiğine karar verdi. "Leydi Helga, lütfen sakin olun. Herşey geçti. Bitti herşey leydim. Kendinize gelin." Tüm bu yatıştırıcı sözleri Leydi Helga, başını iki yana sallayarak reddetti. "Hiçbir şey bitmedi Sir William. Hiçbir şey bitmedi. O ikisi birbirini öldürene kadar da bitmeyecek." Sözlerini burada kesti. Başını önüne eğip, kirlenmiş ellerine baktı. Daha çok kendisiyle konuşur gibi, "Ah Tanrım... Belki onlar öldükten çok sonra bile devam eder." dedi. Ardından tekrar başını kaldırdı. Arkasına, merkezin çıkışına ve ardına baktı. Yüzünde küçümser ve soğuk bir ifade vardı bu sefer. "Oraya gittiler. Oraya, birbirlerini öldürmeye gittiler. Beraberinde başka adamlarda, aynı nedenle gittiler." Yutkundu. Soğuk bakışlarını William'a çevirdi. "Hepsi çok cesur ve aptallar. Bir hiç uğruna canlarını feda ediyorlar. Hepsi, o ikisinin kişisel öfkesi nedeniyle ölüyorlar. Godric ve Salazar ise buna savaş diyor. Sizin gibi onlarca cesur adam ise onların savaşında ölmeye gidiyor." Başını iki yana salladı. "Bu çok anlamsız." William'ın bu genç kadının savaşı anlaması için fazla temiz kalpli ve saf olduğunu biliyordu. Ona savaşı anlatmak için ise yeterince vakti yoktu. Bu nedenle sadece, "Bu iyilikle kötülüğün savaşı Leydi Helga, bu olan ve olması gereken bir savaş" dedi. Ancak yalnızca, Leydi Helga'nın acıklı bakışlarıyla karşılaştı. "Nasıl gerekli dersin William! İyilik ve kötülük bir denge içinde olmalıdır, dünya böyle var olur. Ne bir savaş, ne de bir zafer olmalıdır. İyilik kötülüğü, kötülük ise iyiliği sonsuza dek yenemez. Bu çok saçma!" diye inlercesine konuştu Leydi Helga. William, onun sözlerinde mantık göremedi ya da arkadaşı Godric'e körü körüne inandığından görmek istemedi. "Leydi Helga, dinleyin..." Ancak Leydi Helga'nın dinlemek gibi bir niyeti yoktu. Bileklerini biraz daha sıktı ve, "Korkuyorum Sir William. Hem de çok korkuyorum." dedi. "Ölümden korkuyorum." Bu sözünden sonra bir an durdu. Suratında sert bir ifade belirdi. "Korkuyorum ancak, kendi ölümümden değil Sir William. Acı çekmekten de korkmuyorum ben. Bunlar çok da önemli değil. Ölürsem arkamdan ağlayacak bir ailem yok benim. Ve ne Godric'in, ne Salazar'ın, ne de Rowena'nın arkamdan ağlayacağını sanmıyorum. Bu nedenle ölümümden korkmuyorum ben. Çünkü ölüm, ölen için değil, ölenin arkasında hayatta kalan için zordur. Benim korktuğum ölüm, onlarınki." dedi ve ellerini sonunda William'ın bileklerinden çekip etrafı gösterdi. "Bunca cesur kahramanın ölümünden korktum ve korktuğum gerçekleşti. Şimdi sizin gibi hayatta kalanlar için, daha fazla korkuyorum. Godric ve Salazar için korkuyorum. Onlara birşey olsun istemiyorum Sir William." William o an, bu saf genç kadındaki muhteşem cesareti gördü. Bu herzaman, küçük kız gözüyle baktıkları kadında, olgunluğu gördü. Aslında hep gözlerinin önünde olan, ama göremedikleri şeyleri gördü. Salazar onunla açık açık alay ederken, Godric ona küçük kız muamelesi yaparken (sanki bazı şeyler kafasına zor giriyormuş gibi), Rowena onu küçümserken o, asla onlara kızmadı. O hepsine karşı sonsuz bir sevgi besledi. William o an, bu kadını ilk kez tanıdığını hissetti. Şaşkınlık ve düşünceleri, konuşmasını engelledi. Ancak Leydi Helga kararlı bir sesle konuşmayı sürdürdü. "Sizden bir şey isteyeceğim Sir William." William sadece başını salladı. İstediği şeyi ne olursa olsun yapmaya hazırdı. "Siz Godric'in en yakın arkadaşısınız. O sizi her zaman dinler. Siz onun koruyucusu ve abisisiniz. O da, sizin kardeşiniz ve koruyucunuzdur." William zaten bildiği, ancak duymaktan hoşlandığı bu sözleri sessizce dinledi ve gururlandı. "Siz bu savaşa onun için girdiniz. Onu korumak, ona olan bağlılığınızı kanıtlamak için." William bunları da biliyordu. Leydi Helga, "Ancak ben sizden savaştan çıkmanızı rica edeceğim. En azından artık, Godric için savaşmayacaksınız." diyerek sözlerini tamamlayınca William, öylece kalakaldı. "Ne demek istiyordunuz. Ne yapacağım peki? Salazar'ın tarafında mı yer alacağım?" dedi ve alay edercesine güldü. Ancak Leydi Helga sözlerine aynı ciddiyetiyle devam etti. "Elbette ki hayır. Öyle şey mi olur? Siz benim için savaşacaksınız." William, sessizce Leydi Helga'ya bakıyordu. Gözlerindeki ifadeden ciddi olduğu belliydi. "Onların savaşmasını istemiyorum Sir William. İkisi de benim için çok değerli ve ikisinide kaybetmek istemiyorum. Ancak, onları ayırmak için yeterince güçlü değilim. Bunu siz yapabilirsiniz. Hem Godric sizi dinler. Yalvarıyorum Sir William." William ne diyeceğini bilmiyordu. Ancak, onun ağlamaktan şişmiş gözlerindeki kararlılığı gördü. Godric ve Salazar'ı ayırmazsa, bunu o yapacaktı. William onun isteği için, bunu yapacaktı. Nedense bu kadının cesareti onu etkilemişti ve artık, onun için savaşmayı kabule debilirdi. "Leydim, tüm varlığım boyunca, sizin için savaşacağıma, tüm kalbin ve onurumla söz veriyorum. İstediğiniz gibi onları, bu savaştan vazgeçireceğim. Hayatım pahasına olsa da bunu yapacağım." diye and içti William. Leydi Helga'nın gözlerinde sevinçli bir pırıltı belirdi. "Sevgili Sir William, size tüm kalbimle güveniyorum." William şimdi gitmek istiyordu. Ancak savaş meydanındaki bu genç kadını yalnız bırakamazdı. "Güvenli bir yere gitmelisiniz Leydi Helga." Leydi Helga, şefkatlice gülümsedi. "Bana bir şey olacağını düşünüyor olamazsınız. Ne Godric, ne de Salazar bana asla zarar vermezler." William onun bu sözlerine güvendi. "Öyleyse ben gidiyorum Leydim." Leydi Helga başını salladı. William, Gryffindor'un kılıcını, kendi kılıcının kabzanına soktu. Böylelikle kendi kılıcını sağ eline alıp savaşa hazır hale geldi. Ormana vardığında ilk önce patlamaları ve ışıkları farketti. Hızlandı. Ardından bunların hepsinin kaybolduğunu gördü. Bir kaç adımda yerdeki cesetlerle karşılaştı. Bu savaş sadece ölüm getiriyordu. William, nereye gitmesi gerektiğini kestiremedi. Ancak, az önce ışıkların olduğu yerden konuşma sesleri geldi. William, onların ne dediğini anlayamıyordu ancak sesler öfke ve kin doluydu. William seslerin oraya gitti. Salazar ve Godric aynı anda nefret dolu kahkahalar atıyorlardı. İkisininde ellerinde asaları vardı ve bayağı bir yaralanmışlardı. Birbirlerine karşı öyle nefret dolmuşlardı ki, kendisinin geldiğini farketmediler bile. William ağır adımlarla, yanların yaklaştı. İkisinin de onu farketmesi bir oldu. İlk önce yüzlerinde bir şaşkınlık belirdi ancak kısa sürede Godric'in yüzünden neşe, Salazar'ınkinden nefret okunabiliyordu. William bu ifadelerin kendi sözleriyle alakasızlığını düşündü. O, konuşmaya başlayınca, ikisininde ifadesi değişecekti. "Yüzlerinizdeki ifadeleri silseniz iyi olur çünkü, birazdan ben konuşurken zaten silinecekler." Nitekim öyle de oldu. Daha bu cümlede ikisininde yeniden şaşkınlıkları ortaya çıktı. "Buraya savaşınıza ortak olmaya gelmedim. Buraya, bu savaşı sonlandırmaya geldim." Herkes ve herşey bir an sustu. İlk tepki Salazar'dan, William'ın beklediğinden erken geldi. Sinir bozucu bir kahkaha attı. "Sen gerçekten kafayı yemişsin William. Şuan benimle savaşıyor ve Godric'i, küçük bebeğini korur gibi koruman gerekiyordu." diye alay etti Salazar. William ona olabildiğince delici ve öfkeli bakışlar attı. "Birbirinize olan kişisel öfkeniz yüzünden bunca insanı ölüme yolluyorsunuz. Yaptığınız herşeye de İyilik-Kötülük savaşı ismini takıp, onurlu insanlarmış gibi davranıyorsunuz." William, bu sözleri söylediğine kendisi de inanamıyordu. Daha bir kaç dakika önce, gözünü kırpmadan bu savaşta yer alıyordu. Şimdi ise sözlere bak! Düşüncelerini kafasından uzaklaştırdı ve ileri doğru üç adım daha attı. Kılıcını ileri doğru, ikisinin ortasına fırlattı. "Ben bu saçmalıkta yer almıyorum." William sözlerini aynı vuruculuk ve kararlılıkla devam ettirdi. Salazar'dan da, Godric'den de büyüktü. Zamanında ikisine de sözünü geçirmeyi öğrenmişti ve şimdi, tüm hünerlerini kullanıyordu. Aslında tüm dikkatini buraya vermemeliydi. Ancak, savaşı bu ikisi sayesinde durdurabilirdi. Ancak aklına, daha onları ikna ettiğinden haberi olmayan insanlar olduğu gelmedi. Godric ve Salazar'ın, aynı anda yüzlerinde oluşan şaşkınlıklarını çok geç faketti. Bu, daha çok dehşete düşmüş gibi bir ifadeydi. William harekete geçmesi gerektiğini farkettiğinde çok geçti. Sırtından başlayan ve göğsünün altında biten yanmayı hissetti. Başını eğdiğinde, kendisini delip geçen kılıcı gördü. Kendi kanıyla ıslanmış ucu, ay ışığında parlıyordu. Arkasındaki düşman, kılıcı aşağı çekti ve böylece, kesik göğsünden karnına doğru büyüdü. Adam kılıcı çıkardığında William dizlerinin üzerine düştü. Godric'in haykırışını duydu: "Hayır!" Kafası yere çarptığında, Salazar'ın elindeki asasından çıkan yeşil ışıkla karşılaştı. Işık, düşmanını buldu. Gözlerini kapamadan önca aklından yalnızca bir kaç düşünce geçirebildi. Salazar, kendi tarafından bir adamı öldürmüştü. Belki de onları barıştırmıştı. William, Leydi Helga'ya verdiği sözü tuttuğu inancıyla gözlerini kapadı.
| |
|
Monica Schafer Dungeon Master
Kan durumu : Safkan Mesaj Sayısı : 1384 Kayıt tarihi : 19/12/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Ptsi Tem. 05, 2010 12:59 pm | |
| | |
|