"Yapma bunu yapmak istemediğimi biliyorsun."
"Nerden bileyim? Belki de şu an söylediklerin tamamen yalan belki de Ruh Emicilerin öpücüğünden korkuyorsun? 'Crucio' Lanet etkisi altında olduğuna beni inandırabilir misin? Kardeşimi gerçekten kendi iradenle öldürmediğine nasıl ikna olabilirim. Onun acı çekmediğinin kefili kim? 'Crucio' Söyleeee......"
"Hayır yapmadım."
"Hıh...hıh....hıh. Offf yine kabus mu?"
Normal gecelerden çok daha karanlık ve çok daha soğuk bir geceydi hatırladığı. Yer gerçekten yaşandığı yer miydi yoksa Albus'un bilinçaltının bir oyunumuydu? Artık sorgulamıyordu. Sorgu sualin ona yaşattığı acıyı daha önce hiç tatmadığıydı bildiği. Zaten o anıya ait hiçbirşeyden emin olmak istemiyordu. Gördükleri neydi? Alışmışmıydı artık bu kabusa? O kadar sıradanlaşmıştı ki zihninde bu görüntü artık gerçekliğinden şüphe duyar olmuştu. Yıllar önce o gün Albus kardeşinin katili olduğu tespit edilen kişiyi yakaladığı anları hatırlıyordu. Ona duyduğu nefreti. Hiç şüphelenmemişti gerçekten kardeşini öldürenin o olmadığından intikam öfkesi bütün mantığını iflas ettirmiş ve Albus'a bir daha hayatı boyunca hatırlamak istemeyeceği anlar yaşattırmıştı. Hep unutmaya çalıştığımız şeyleri hatırlatır ya beynimiz bize Albus'un ki de ona öyle bir oyun oynuyordu. Pişman olması kendini daha suçlu hissetmesinden başka hiçbir şeye yaramıyordu. Ama telafi etmeye kararlıydı. O günden sonra Zihinfendarlık eğitimi almaya karar vermişti. Bir seherbazın çok ihtiyaç duyduğu bir yetiydi Zihinfendarlık size anlık kararlarda en doğruya ulaşma imkanını verir. Ve buna gerçekten çok ihtiyacı vardı. Yatakta gereğinden fazla vakit geçirdiğini fark eden Albus kalktı kendine hemen bir şeyler hazırladı. Bakanlığa zaten gecikmişti. Ve bugün Baş Seherbaz'ın yanında koruma olarak görevliydi. Hazırlandı ve şöminesinden uçuç tozu kullanarak bakanlığa ulaştı. Baş Seherbaz odasında onu bekliyordu.
"Geciktin Roberto."
"Özür dilerim. Anc..."
"Tamam tamam bahanelerin için harcayacağın vakti zaten gecikerek harcadın. Bu gün Knockturn Yolundaki dükkan sahipleriyle konuşma yaparak onları bize destek olmaları için ikna etmeye çalışacağım. Ve büyük ihtimalle ufak çaplıda olsa bir saldırı bekliyoruz. Şimdi seni bugün yanımda bulundurma sebebim. Etraf Cisimlenme ve Buharlaşmaya karşı korunuyor. Girişler
ve çıkışlar zaten seherbazların kontrolü altında. Herhangi bir saldırıda sana dönüp seslendiğim anda o kişinin peşine düşeceksin. Ne olursa olsun saldırıyı gerçekleştiren kişi kim olursa olsun. Onu sağsalim istiyorum Albus. Bu sabah gördüğün kabusu anlayacak kadar bende zihin okuyabiliyorum ve böyle bir ikinci vakaya kimsenin tahammülü yok."
Baş Seherbaz ihtişamla arkasını dönüp çıktı. Roberto'da arkasından çıktı. Bakanlığın ince koridorlarından çıkıp çok muczevi bir görünüşe sahip olan Atriyum'a vardılar. Knockturn Yolu cisimlenmeye karşı korunduğu için bakanlığın tahsis ettiği araçlar onları Diagon Yolu'na götürdü. Oradan Knockturn Yolu'na geçtiler. Eski yol bakımsızlığına rağmen ihtişamını koruyordu. Sanki unutulmuş bir kraliçe gibiydi. Tekrar tahtına çıkarılsa aynı eski günlerde ki haliyle ışıl şıl parlayacaktı. Ancak karanlık tarafın verdiği köhnelik onu çökertmişti. Hala asaletini korumasına rağmen yıllara yenik düştüğü belliydi. Baş Seherbaz önce genel olarak herkese hitaben kısa bir konuşma yaptı. Dinleyiciler etkilenmiş gibiydi. Ardından teker teker dükkan sahipleriyle konuşmak için onları dükkanlarında ziyaret etti. Gün oldukça sakin ve olaysız geçiyordu. Sokaktaki karanlık eşya satan bir mağaza çıkışında Baş Seherbaz duraksadı. Fısıltıyla bir şeyler söylüyordu.
"Yapma. Yeter."
Roberto asasını çekti etrafta kimse asasıyla büyü yapıyor gibi değildi. Roberto tam Baş Seherbaza bakmak üzereyken yan otelin camından bir kişinin Baş Seherbazla direk göz temasında olduğunu ve bunu korumaya çalıştığını farketti. Fark etmemiş gibi Baş Seherbaz'ın yanına giderken dönüp haykırdı
"Sersemlet"
Penceredeki kişi hazırlıklıydı. Büyüyü savuşturdu. Roberto hemen Baş Seherbaza döndü. Baş Seherbaz hemen kendini toplamıştı. Eliyle oteli işaret ederek...
"Roberto git ve dediklerimi unutma."
Roberto hızla koşmaya başladı. Kendinden isteneni biliyordu ama yapabileceğinden şüpheliydi. Ancak şu anda Ölümyiyen'le karşılaştığında yapacaklarını düşünmek yerine onunla karşılaşmaya çalışmalıydı. Olağanca hızlandı. Knocturn Yolundaki dükkan sahipleri şaşkınlıkla etraflarına bakınıyor ve olayın ne olduğunu çözmeye çalışıyorlardı. Roberto otelin kapısına varınca adamın kukuletasını takıp sokağın aşağısına doğru koştuğunu gördü.Oraya doğru hızlandı. Köşeye sıkışacağından habersiz aşağıya doğru koşan Ölümyiyen köşede bekleyen seherbaz'ı görünce bir an tereddüte düştü. Ancak seherbaz onu fark etmeden seherbazı sersemletti. Roberto seherbaz için kalırdı ama Baş Seherbazın kesin emirleri vardı. Asasını havaya kaldırıp kırmızı fişekler attı. Yoluna devam ediyordu. Ölümyiyen cisimlenmeyi denememişti. Hızla Diagon Yolundan aşağıya indiler. Artık cisimlenme koruması büyük ihtimalle etkisini yitirmişti ama ölümyiyen cisinlenmeyi hiç denemedi. En son bir uçurumun kıyısına vardılar. Albus asası hazır bekliyordu. Ölümyiyen hamle yapmadı. Roberto şüphedeydi ve rakibinin zihnine girmeyi denedi. Sadece karışık bir labirent içindeymiş gibi hissetti kendini dikkatini topladı ve asasını kaldırdı.
"Expelliarmus"
Ölümyiyen kendini savunmadı bile. Sanki istediği buymuş gibi en başından beri yakanlamayı amaçlarmış gibiydi. Bir terslik olduğunu hissediyordu. Roberto Ölümyiyen'in maskesini asasıyla yok etti. Ve gördüğü surat karşısında şok oldu. Yakın arkadaşlarından birinin katili Ronny maskenin altından bakıyordu.
"İntikam için gelmedinmi. Hadi elini çabuk tut. Yoksa korkuyor musun?"
Korkmak hayır o Roberto'nun hissettiği şey değildi. Baş Seherbazın emirleri miydi onu enlleyen? Aslında şu anda o emirleri bile umursamazdı. Ama ters giden bir şeyler olmalıydı. Tekrar konsantrasyonunu topladı ve rakibinin zihninde yoğunlaştı. Bu sefer bir parça içerideydi. Ancak gördükleri onu şok etti. Bakanlık,Seherbaz Bürosu ve kendini gördü Roberto. Bir an çok yorgun düştü ve yere yığıldı. Kendini toparlayıp ayağa kalktığında karşısında yakaladığından başka birini gördü. Üstündeki giysiler ona çok büyüktü. Yaklaştı. Biraz önce yakaladığı kişi seherbaz bürosundan Leo'dan başkası değildi. Roberto gülümsedi kendi kendine
"Sanırım Çok Özlü İksir olmalı ve İmperius nasıl farkedemedik hemde gözümüzün önünde."
Güneş bulutların arkasına doğru ilerliyordu. Hava kararmak üzereydi. Leo'yu sırtladı ve aklının bir köşesine de Zihinfendarlık hocasına teşekkür etmeyi yazarak St. Mungo'nun girişine cisimlendi.