‘Keşke ailemi seçebilme şansım olsaydı.’ Diye düşündü James. Ailesinden ve baş belası kardeşlerinden gerçekten bıkmıştı. Kelimenin tam anlamıyla kendini dünyada fazlalık gibi hissediyordu. Annesi onu daima azarlardı. Bazen ciddi anlamda üvey olduğunu düşünüyordu.
Annesiyle olan fiziksel benzerlikleri gözle görünür bir biçimde belliydi tıpkı annesi gibi çikolata kahvesi saçları ve renkli gözleri vardı.
Yaptığı her işte mutlaka bir kusur arar, hiçbir zaman işinin güzel olduğunu söylemezdi annesi.
Bu da James i deli ederdi.
Koskoca dünyada sırlarını paylaşabileceği tek dostu vardı.Perfecta.
Uzun yıllardır Perfectayla arkadaştılar. Yıllar onları birbirine daha çok bağlamış gözle görülmeyen bir bağ oluşmuştu aralarında adeta.
Annesiyle yaptığı son tartışma, bardağı taşıran son damla olmuştu. James artık bıkmıştı annesinin kendini başkalarının yanında küçük düşürmesinden.
Okulda en sevdiği öğretmenine annesi kendi hakkında hakaretler yağdırınca James’in tepesi atmıştı. Eve geldiklerinde bir hışım annesine çıkışmaya kalktı.
‘Yeter artık sen kim oluyorsun da benim hakkımda böyle ileri geri konuşuyorsun?’
‘Benimle düzgün konuş!’
‘Hayır! Sen önce benim soruma cevap ver’
‘Kes sesini benimle böyle yüksek sesle konuşamazsın. Bu evde yaşıyorsan kurallara uymak zorundasın!’
‘Demek öyle o zaman ben de artık bu evde yaşamam!’
Derken James çoktan odasına çıkmıştı bile.
‘James!Çabuk buraya gel dedim!Çok kötü olacak bak.’
‘Canın cehenneme!’
Bir yandan annesinin kendine söylediklerine kulak tıkıyor, bir yandan da ne bulursa valize tıkıştırıyordu.
En sonunda camdan aşağı atladı-ev 1. kat- eski kamyonetine valizini attı ve sonunda yıllardır yapmak istediği şeyi yaptı.
Sonunda kurtulmuştu o cehennem evden.Ama bir süre sonra ne yapacağını bilemedi.Dümdüz hiçbir yere sapmadan gidiyordu.
Bir yandan derin düşüncelere dalmış bir yandan da artık ne yapcağını bilemez halde ilerliyordu.Arabasını durdurdu.
Aylardan kasımdı ve ayın gereğiyle hava oldukça pusluydu.Sanki havanın durumu James’in ruh halini yansıtıyordu. Kararsız, çaresiz ve bir o kadar da bitkin.
24 saat boyunca hiç uyumadığını fark etti.Şimdi ne yapacağını bilemez halde tek başına arabasının sürücü koltuğunda oturuyordu.Derken aklından bir isim geçti.
Perfecta…
Perfecta ona her türlü konuda yardım etmişti.Belki başını sokacak bir ev bulana kadar birlikte yaşayabilirlerdi. Hem oda Perfecta ya ekonomik yardımda bulunabilirdi. Bir işe girip çalışabilirdi mesela.
Arabasını tekrar çalıştırdı ilerideki kavşaktan sola saptı. Perfecta’nın evine vardığında arabasını park etti ve derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı çaldı.
Kapı 2. çalışta açıldı.
Perfecta her zamanki gibi pozitif enerjiyle dolmuş taşıyordu.Yüzünde her zaman mutlaka bir gülücük olurdu.
‘James!Bu ne güzel sürpriz ! İçeri gelsene.’
Perfecta James’in arkasında duran kahverengi valizi gördüğüne hiç şaşırmamış görünüyordu.
James kahvesinden bir yudum aldıktan sonra annesiyle olan biteni Perfecta’ya anlattı. Perfecta daha James sormadan.
‘Merak etme burada birlikte kalırız.Bir işe girip çalışırız.Merak etme her şey yoluna girecek.’
Aslında hiçbirşey göründüğü kadar basit değildi.