II. Ders

Jane mutlu bir şekilde sınıfa girdi. İksir dersi en sevdiği dersti. Profesör ise her zaman sevecendi. Sınıfta bir kazanın önüne geçti. Kazanın önünde bir kaç kişi daha vardı. Profesör Kaycee, adeta
laboratuvara dönmüş olan sınıfa
yüzünde bir mutluluk ile sınıfa girerek bizi geleneksel bir
biçimde selamladıktan sonra masasına geçti. Topuz yaptığı kahverengi
saçları gözlerinin dahada çekilmesine neden olmuş böylece daha güzel olmuştu. Üzerine sadece japone
kol beyaz bir elbise giymişti. Jane bu elbisenin çok güzel olduğunu düşündü.

Sınıfın ortasına önceden kurmuş olduğu ve Jane'nin daha yeni farkettiği
kendi iksir setinin yanına giderek öğrencileri yanına topladı.
"Bugün ufaltma iksirini işleyeceğiz. Ufaltma ikisiri nesneleri küçültmeye yarar. Malzemeleri Kesilmiş papatya kökleri,
soyulmuş Büzüşmüşincir, dilimlenmiş tırtıllar, bir fare dalağı, bir
parça sülük sıvısı." dedi ve ellerini malzemelerin üstünde gezdirdi. Bir çok öğrenci gibi Jane'de malzemeleri duyunca böğ sesi çıkardı. Profesör iksirin nasıl yapılacağını gösterdikden sonra bugün iksir çalışması yapacağımızı söyledi. Dört kişil gruplar ouşturmamızı istedi. Jane hemen bir grubun arasına girdi. Koruyucu kıyafetlerini giymesini söyleyen Profesöre uydu ve kıyafetini giydi. Öğrenciler
iksiri hazırlamaya başladıktan sonra tek tek herkesin yapıp yapmadığını
kontrol ederek ufak yardımlarda bulunuyordu.Jane bütün malzemelere iğrenerek parmağının ucuyla dokunuyordu. En sonunda iksiri tamamladı grubu. Elbisesini çıkararak ellerini yıkadı.

Zil çalınca profesör ödevini verip
"İyi günler çocuklar. Bir daha ki ders görüşürüz." dedi. Jane yavaş adımalrla sınıftan çıktı ama Profesöre bakmaya devam etti. Profesör asasını sınıfa çevirerek eski haline getirdi. Sınıftan Profesörle birlikte çıktılar. Profesörle biraz konuştuktan sonra bölümüne gitti.

Spoiler:

Sınıfa erken gelmekten nefret etsem de bugün derse büyük bir istekle gitmiştim. Daha doğrusu sınıfta çok az kişi varken en arkada kuytu bir yerde durmayı tercih etmiştim her zamankinin aksine. Bir kaç dakika sonra Profesör Kaycee yüzünde büyük bir tebessümle sınıfa doğru süzüldü. Herkes ayağa kalktı ve Profesör'ün sözlerine karşılık olarak tüm öğrenciler Profesör'e "Günaydın Profesör." dedi. Bende dahil. Profesör Kaycee sınıfı selamladıktan sonra masasına doğru ilerledi. Her zamanki çekik gözleri saçlarını çok sıkı yapmasından dolayı daha bir çekik olmuştu bugün. Üzerindeki kıyafet sanırım Japonlara ait birşeydi. Beyazdı. Kar rengiydi. Sınıfın en ortasında -sanırım- önceden hazırlanmış olan ufalma iksirinin yapılmış hâli duruyodu. Profesör hepimizin oraya yönlenmemizi istedi. Bugün iksir çalışması yapılacağını söylediğinde sevindim. Bir önceki ders sıkıcı geçmişti çünkü. Dörtlü grup oluşturmamızı istediğinde kiminle bir grupta bulunacağımı bilemediğim için öylece duran üç erkeğin -üç kişi duran sadece erkekler kalmıştı!- arasına girdim. İlk önce bana nerden-çıktın-sen bakışı attılar ama sonradan umursamadılar. Ardından iksir için gereken saçma sapan o koruyucu kıyafetlerimizi giydik. Bana bu kıyafetler çok saçma geliyordu. Ne gereği vardı ki. Bu kıyafetler olmadan birşey mi olacaktı. Ama Profesör'e bunun hakkında birşey diyemeyeceğim için mecbur olanlara katlanarak kıyafeti üzerime geçirdim. Önümde duran kazana Profesör'ün biraz önce gösterdiği ufalma iksirini hazırlamaya çalışıyordum. İksirin içine birkaç saçma sapan nesneyi de attıktan sonra iksirimi tamamlamış olmayı umdum. Profesör'e gösterdikten sonra "olmuş" onayını aldığım için sevinçle ödevimi yazmaya başladım. Ve ödevi bitirdiğimde Profesör'ün masasına bırakarak sınıftan ilk ayrılanlardan biri oldum.

Spoiler: