Tren istasyonuna vardığımızda pekte heyecanlı olmadığımı farkettim.Annem çok rahatsızdı bu yüzden evde kalmıştı.Benimle babam gelmişti.Her sene olduğu gibi koca koyu gri bavulumu doldurmuştum.Ağzına kadar.Etraf tenha gibi gözüksede duvarın çevresinde dolaşan insanlar sadece orayı bilen kişiler tarafından gözleriyle kendilerini ele veriyordu doğrusu.Ufak tefek çocuklar gördüm.Muhtemel 1. sınıflardı.Heyecanlı ve gergin tavırları beni kahkahalara boğulmama neden olabilirdi.
Babam Gryffindor'dan mezundu.Seçmen Şapka iki buçuk yıl önce beni Gryffindor'a layık görmüştü.Memnundum.Biraz daha ilerledik.Babam bavuldan dolayı zorlandığımı anlayınca bana yardım etti."Hayır,kendim yaşıyabilirim." dedim.Fazla ısrarcı olmadı.Uzun uzun tartışmak istemiyordu.İstemezdi.Duvarın yakınına ulaştığımızda uzun sarı saçlarımı arkaya attım.Duraksadım.Veda etmek zordu."Sizi özleyeceğim baba.Kendinize iyi bakın olur mu ?" dedim.Babama sıkı sıkı sarıldım.O an tam bir ana kuzusu olduğumu düşündüm.Hogwarts'da üçüncü senemdi.Buna gerek yoktu.Fazla uzatmadan babamdan sıyrıldım."Bizi merak etme.Güzel bir sene geçir,kızım." dedi."Hoşçakal baba."
Duvardan hızlıca geçtim.Dokuz üç çeyrek kapılarını araladı.Her zamanki mekanım altıncı kompartımana yerleşiverdim.Bavulum güvenilir yerdeydi.Şimdi kuş gibi hafiftim.Cam kenarına kuruldum.Koridordan nerdeyse tanıdığım tüm sınıf arkadaşlarım geçti.Hepsine sarıldım.Uzun uzun konuştum.Herkes ne çabuk büyümüş göründü , inanamadım.Tren hareket etmek üzereydi.Arkadaşlarımı kendi kompartımanlarına uğurlayıp koltuğuma kuruldum.Nihayet kendimi yabancı hissetmediğim güzel evime geri dönüyordum.Güneşli bir yazın ardından eğlenceli ve kopuk arkadaş ortamımı düşündüğümde içimde kelebeklerin uçuştuğunu hissettim.