İlk Ders.

Hava: Hafif güneş ve rüzgarlı
Zaman: Son ders saatleri
Kurgu: Profesörün yeni gelmiştir ve ilk dersidir.Üzerinde beyaz gömlek ve koyu tonda bir Jean var.Cübbesi de üzerinde.Bu derste öğrencileri hakkında bir fikir sahibi olmak için sınıfı süzüyor ve bazı kişilere isimlerini soruyor.Daha çok kitaptan okuyarak anlatmayı tercih ediyor.Bazı büyüleri kendi deneyerek gösteriyor ve denenmesini istiyor.Bu büyüler "Wingardium Leviosa ve Exhilaro" Eğlenceli bir ders geçiyor.Öğrenciler bu Profesör hakkında iyi düşüncelere sahip oluyor.Ödev vermiyor fakat Birdaha ki dersin konusunu kitaptan okumalarını rica ediyor.

*Beni konuşturabilirsiniz.
*İstediğiniz anlatımı kullanabilirsiniz.
*İlk yazana +5 Puan.

İyi Dersler.

Son derse yaklaşıyorduk. Derslerden yeni profesörlerden sıkılmıştım açıkçası. Şimdiki dersimiz Tılsım'dı. Sınıfa girdiğimde henüz kimse yoktu. Yerime oturdum. Tek başıma oturduğum için sıkılmaya başladım. Bir kağıt ve bir kalem çıkarıp resim çizmeye başladım. Sıkılmaktan iyiydi. Kalemi elime alıp sayfayı karalamaya başladım. Hüzünlü olduğum zamanlar hep bunu yapardım. En azından beni biraz rahatlatırdı. Sayfa simsiyah olmuştu. Karalamaktan alnımda bir kaç damla ter oluşmuştu. Resme o kadar dalmıştım ki etraftaki öğrencilerin çoğaldığının farkında bile değildim. Resmi ve gri renk kurşun kalemimi çantama yerleştirdim ve tılsım kitabımı çıkardım. Bir kaç dakika sonra profesör derse girdi. Yakışıklı birine benziyordu. Aynı zamanda eğlenceli olduğunu anlayabiliyordum çünkü sınıfa girerken bile gülümsüyordu.
"İyi günler arkadaşlar. Ben yeni Tılsım-Muska profesörünüz Jayson Ryan." diye kendini tanıttı.
"Şimdi birazda sizleri tanıtalım." dedi ve tek tek herkese adını ve soy adını sordu. Arkalarda bir yerlerde oturduğum için sıra en sn bana geldi. Kıyafetlerine hiç dikkat etmemiştim. Üzerinde beyaz bir gömlek ve koyu renk bir jean vardı. Açıkçası havasına hava katmıştı. Masasında oturmuş ellerini birbirine kenetleyip tahta masanın üzerine koymuştu.
"Adın nedir küçük hanım?" diye sordu.
"Adım Renesmee Angela Drâgomir profesör." dedim.
"Hangi bina kaçıncı sınıfsın?" diye sorularına devam etti.
"Hufflepuff üçüncü sınıfım." dedim ve hafif bir gülümsemeyle yerime oturdum.
"Teşekkür ederim. Evet hepinizle tanıştığıma göre artık derse girebiliriz." diye devam etti.
"Lütfen kitaplarınızdan Wingardium Leviosa büyüsünün bulunduğu sayfayı açın." Profesör lafını bitirir bitirmez sayfalar hışırdamaya başladı. Bende kitabımı açtım. Profesör ilk önce kitaptan okutturduktan sonra büyüyü bir defa gösterdi ve herkesin denemesini istedi. Ben bu büyüyü bildiğim için zorlanmadım. Daha çok birinci sınıflar zorlanıyordu. Profesör yapamayanlara yardımcı olduktan sonra ödev vermeden dersi bitirdi ve ufak bir esiriyle sınıftan ayrıldı.

O kadar dersten sonra şimdide sırada tılsım dersi vardı. Açıkçası bu dersi pek sevdiği söylenemezdi Nate'in. Dersliğe girdiğinde içeride ikizi Cass'i gördü. Şöyle bir göz kırpıp yakınında bir yerlere yerleşti ve Daisy'i beklemeye başladı, hala dersliğe gelmemişti. Profesörün öğrencileri tanımaya çalıştığını görünce kitapların arkasında kamufule olmaya çalıştı. Ama bu çabası sonuç vermedi.
"Senin adın ne genç adam?" diye sordu profesör.
"Nathaniel Laurel İkinci sınıfım ve Ravenclaw binasındayım profesör." diye yanıtladı Nate."
"Peki o zaman Nate umarım derste çok eğleniriz." dedi profesör. Bu Nate'e bir umut vermişti. Açıkçası şu ana kadar girdiği bütün derslerde canı sıkılmıştı. Gerçi hayal kırıklığına uğraması da pek uzun sürmedi. Profesör dersi kitaptan okuyarak anlatıyordu ve bu Nate için gerçekten de eğlenceli bir durum değildi. Sonra profesör Wingardium Leviosa ve Exhilaro büyülerini öğrencilerine uygulayarak gösterdi. Nate hemen bu büyüler üzerinde çalışmaya başladı. Wingardium Leviosa ile işe koyulan Nate ilk denemelerinde pek başarılı olamadı. Denemelerine deva metti ve sonunda önündeki tüy kalemi havalandırmaya başardı. Sonra exhilaro büyüsü ile işe devam etti. Bu büyüyü Wingardium Leviosa'ya göre daha çabuk kavrayıp başarmıştı. Sonra zil çaldı ve Nate eşyalarını toplamaya yöneldi. Arkasından profesörün sesi çınladı.
"Çıkabilirsiniz çocuklar bugünlük ödev yok ama bir sonra ki konuyu okuyarak gelin." dedi. pek de dert değildi Nate için. Sonra toparladığı eşyaları alıp profesöre gülümsedi ve sınıftan ayrıldı.

Saatimin o iğrenç sesi... Elimi sertçe saate vurdum ve yere düştü. Sanırım buralarda çalıştırabildiğim Mugglelara özentiliğimin simgesi olan teknolojik aletlerimin sonuncusuydu. Aslında sabahın köründe falan değildim. Bir derse girmemiş ve son ders saatine kadar sıcak yatağımı özlediğimi hissederek odama çıkmış ve o zamanlar sağlam olan saatimi kurmuştum. Son derste ya uyuyacaktım ya da giremeyecektim. Saati yere düşürdüğümü hissetmem baya uzun sürmüştü ama sonunda fark etmiştim. Kafamı kaldırdım ve etrafa bakındım. Tabi ki odada kimse yoktu. Zaten kıyafetlerim üstümde olduğundan giyinme telaşım yoktu ama saçlarım karışmıştı. Ortak salona koştum orada da kimse yoktu. Etrafdaki birkaç baykuş ötüşüyordu. Oldukça korkunç bir atmosferdi sanki, Tılsım-Muska dersine geç kalmıştım. Bir an koşmaya başladım, bir yandan koşuyor diğer yandan yatağın içinde kendimle savaş verirken kırışmış kıyafetlerimi ellerimle düzlüyor diğer yandan saçlarımı toplamaya çalışıyordum mümkün olmadığını biliyordum ama en azından çabalıyordum. Kapının önüne geldiğimde gerçekten nefes nefese kalmıştım. Elimdekileri kontrol ettim, kitaplar, asam... sanırım her şey tamamdı. Keşke kendime bakabilecek bir aynam olsaydı da şu anı görebilseydim...Her neyse kapıyı çaldım. Profesörün sert sesi, "Girin!" diye bağırdı. Kapıyı yavaşça açtım, gerçekten geç kalmıştım. Öğrenciler dersi tamamlamışçasına yorgun sıralarına çökmüşlerdi. Nath ve Ingrid endişeli bakışlarla beni izliyorlardı... "Bayan Cheers, sizin gibisini görmedim. Nasıl oluyorsa son derse geç kalabiliyorsunuz?" bunu sevmiyordum, sınıf aralarında gülüşüyordu. Şu ezik bölümlerim bana gülmesi hiç hoşuma gitmiyordu. Bir an gözüme sınıftaki tek Slytherin olduğumu hissettiren iğrenç duyguyu hissettim. "Özür dilerim profesör" dedim kızgın ama mahçup bir telafuzla. "Geç otur yerine" diye tersleri özürümü profesör ve bende yerime oturdum. Oturduktan bir süre sonra zil sesini duymak bende şok etkisi yaratmıştı. Profesörün "Çıkabilirsiniz" sesi ile Nath ve Ingrid'in sınıfta olduğunu unutarak Slytherin ortak salonuna koştum.