Günün ortalarındaydık, hava ne soğuk ne de aşırı derecede sıcaktı. Sıcağın ve soğuğun birbirleriyle savaştığı sırada kendini gösteren bulutların gökyüzünde dans edişiydi. Bu dersi seviyorum, sihirli yaratıkları da seviyorum. Aslında bize ait olan ve kötü olan her şeyi seviyorum. Saçlarımı arkadan toplayarak kendimi yaz havasına soktum. Aslında diğer öğrenciler üşüdüklerinden üstlerinde cübbeleri varken ben kısa kollularla geziyordum. Profesör dersi yapacağımı araziye geldi ve bize bazi sihirli yaratıklar hakkında bildiklerimizi sordu. Sessizce dinliyordum ve sorduğu bütün yaratıkların özelliklerini kendi içimden sayıyordum bile. Gerçekten sihirli yaratıklar ilgi alanıma girmeye başlamıştı. Profesör parlayan gözlerime doğru yaklaştı ve bana "Evet Bayan Cheers, size soracağım sihirli yaratık... Hmm.. Evet buldum, Inferius..." dedi ve sanki filmdeymişizde beni korkutmaya çalışıyormuş gibi bir ses tonu vardı. İçten gülümseyerek kelimelerimi haykırdım. "Inferius, Aslında Inferiuslar ölü bedenlerdir fakat kara büyü kullanılarak canlandırılırlar. Onu yaratan büyücü veya cadı tarafından bir kukla gibi kullanılırlar. Mağaralarda özel görev alırlar. Zombilerin bir çeşidi olarak da düşünülebilir. Eskiden Lord Voldemort Inferiusları hizmetkârları olarak kullanmıştır. Sadece ateş ile durdurulabilirler. İsimlerinin kaynağı Yunan ölüm tanrısı Hadestir. Hades'in takma ismi Inferidir." diyerek derin bir nefes aldım. Belki kullanılmaması gereken kelimeler vardı ama artık pek umursanmadığını umuyordum. Profesör mutlu olmuştu, içten gülümseyerek "Tebrikler Bayan Cheers, evet arkadaşlar devam edelim" insanların şaşkın bakışları arasında ben bütün ders boyunca bir daha ağzımı açmamıştım. Sessizce dersin bitmesini bekledim ve dersin yapıldığı araziyi terk ettim.